İlköğretimde Dijital Öykülerin Kullanımı Üzerine Hazırlanan Akademik Çalışmaların İçerik Analizi

(ogretmen4288) #1
GİRİŞ

Yazılı anlatıma geçilmeden önce, öyküler halk arasında kullanılan bir kültür aracıydı
ve inançlarını, yaşam biçimlerini, geleneklerini ve kültürel geçmişlerini gelecek nesillere bu
sayede aktarmaktaydılar (Wang ve Zhan, 2010). Matbaanın icadıyla birlikte, öykü anlatımları
toplumlar için daha da önemli hale gelmiştir. Çünkü bu sayede yazılı hikâyeler ile tarihî
hikâyelerden öğrenilecek bilgiler ve kültürel mirasların gelecek kuşaklara daha doğru bir
şekilde aktarma şansı ortaya çıkmıştır (Abrahamson, 1998). Öyküler, diğer bir adıyla
hikâyeler masallardan kurtularak günlük olayların anlatılmaya başlandığı ve Rönesans’tan
itibaren özellikle de 19. yy.’dan sonra daha da gelişerek sıklıkla kullanıldığı edebi türlerden
olmaya başlamıştır. (Kavcar, Oğuzkan ve Aksoy, 2003). Türk edebiyatında da öykülerin
geçmişinin destanlara dayandığı ve Göktürk Yazıtları’nın öykü türüne benzediği, Dede
Korkut Hikâyelerinin destansı öykülere geçişin en temel eserlerinden olduğu söylenebilir
(Kavcar ve diğerleri, 2003). İlk öykü örneklerinin içeriklerinde meddah niteliklerinin
görüldüğü, güçlü ve etkili ilk öykü örneğinin Samipaşazade Sezai’nin kaleme aldığı Küçük
Şeyler isimli eserinde gösterildiği söylenebilir (Kavcar ve diğerleri, 2003).
Alan yazın incelendiğinde öykünün tanımı ile ilgili şu bilgilere ulaşılmaktadır:


Bir durumun yazılı ya da sözlü anlatımı, gerçekte yaşanmış veya yaşanması mümkün olan
tasarlanmış durumları
anlatan metin çeşidi (Doğan, 2005; TDK, tdk.gov.tr). İnsanların
deneyimlemiş olduğu durumları
(Simmons, 2008), insanların yaşadığı veya yaşaması
muhtemel durumları
(Akbayır, 2007; Göçer, 2014; Kavcar ve diğerleri, 2003) yer, zaman ve
kişi leri göstermek kaydıyla ayrıntıya yer vermeden anlatan yazınsal eserlerdir (Babacan,
2008). Uçan (2002) da öyküyü; bir durum , bir düşünce, bir zaman üzerine yoğunlaşan
fazlalıklardan temizlenmiş bir edebiyat türü
olarak tanımlamıştır.

Free download pdf