Soldaki nereye gidiyor, diye
Sordum sakalı ak bir çiftçiye.
Dedi: "Bu yol gider Kızılelma’ya..."
Lakin ben bu sözü verdim şakaya.
Yürüdüm, az sonra bu şehri seçtim;
Yaklaştım, bir yerde kendimden geçtim.
İstiğrak mı bilmem, rüya mı bilmem:
Hem yokluk, hem varlık bir garip alem
Bir de ne göreyim! Atlı bir peri,
Gökten indi Cennet yapmak-çin yeri
"Sen kimsin, bu alem neresi?" dedim.
"Bu, Kızılelma’dır, ben perisiyim."
Diyerek kayboldu; fakat hayali
Çıkmıyor ruhumdan... İşte bu hali
Size söyleyerek bir çare bulmak,
Kızılelma’ya bir emare bulmak
İçin size geldim; çünki her kime
Sordumsa dediler: “ Git o hakîme;
Sorduğum ülkeyi ancak o bilir;
Şimdi de kendisi nah bu evdedir."
Tasdi’ ettim; Fakat görünüz mazur,
Çünkü bu dert bende koymadı şuur,
Lütfedip derdime verin şifayı:
Anlatınız bana Kızılelma’yı...
Bu şehir neresi, yolu nereden? 43