"ayrılıklar”, biraz da zorlama ile ulaştığı görüşünü değiştir-
memiştir: "Atatürk inkılâbı adıyle tarihe geçen sosyal
değişmede Ziya Gökalp'ın tesiri pek belirlidir."(11) (Kasım
1963)
- Bir süre Türkiye'de bulunan Amerikalı bir sosyolog da
"1919'da başlayan Türk İnkılâbı” üzerinde durmuştur: "Bu
inkılâbın fikrî şerefi ise geniş bir manada Ziya Gökalp'a ve
onun rehberliği ile sosyoloji doktrinleri konusundaki
öğretim faaliyetine aittir." Profesör Carle C. Zimmerman,
her inkılâp gibi bir felsefeye sahip olmak zorunda saydığı
Türk inkılâbının, Ziya Gökalp'ın Durkheim sosyolojisinden
aldığı "sosyal organizasyon teorileri” nedeniyle "bu inkılâbın
fikrî mimarı” olduğunu ileri sürmektedir. (12) (1964) - "Birinci Ziya Gökalp Haftası”nda Diyarbakır'da bir
konuşma ya pan Prof. Dr. Abdülkadir Karahan'ın Atatürk'e
mal ederek, "Vücudumun babası Ali Rıza Efendi, heyecan-
larımın babası Namık Kemal, fikirlerimin babası Ziya
Gökalp'tır” dediğine işaret edilmektedir. (13) Bu söze
kaynak olarak 1934'te Ödemiş'in Gölcük yaylasındaki bir
konuşmayı gösteren Karahan, Diyarbakır'da yayımlanan bir
yazısında, "Ziya Gökalp, Atatürk'ün kudretli ellerinde
gerçekleşen birçok devrimlerimizin fikir çekirdeklerini ilk
olmasa bile en kuvvetle ve bilim yolları ile açıklayan
düşünürümüzdür” demektedir." (14) (Kasım 1964) - Prof. Dr. Bedia Akarsu ise, "Ziya Gökalp'ı Atatürk
devriminin filozofu” olarak gösterenlere karşı çıkmaktadır:
” ... Ziya Gökalp'ı Atatürk devriminin bir filozofu gibi
göstermek büsbütün yanlıştır kanımıza göre. Ziya Gökalp
medeniyet, hars ikiliği ile hatta karşısındadır Atatürk'ün."
(15) (1969)
- Kuran'ın söz konusu ettiğimiz yazısını eleştiren Hasan