Şeb-i nili-i mehtâba rekabet
Cehennemler sönermişce o esnâ
Güneş batmıştı mahvolmuştu ammâ
İnerdi kûhtan bir böyle âfet
Hulûl etti o birden reh-güzâre
Şitâbından çekildim bir kenâre
Yakından bakmaya gelmezdi tâkat
Yakından bakmaya hâcet de yoktu
Peyinden gitmeğe cür'et de yoktu
Şaşıp kaldım güzâr etti nihayet
Olurdu renkler peydâ izinden
Tebessüm yâl ü bâlinden dizinden
Nesimindense reyhân-ı şebâbet
Cesaret vermedi tahrik-i pâye
Fakat gönlümde tahrik-i hevâye
Yetişti gördüğüm şekl ü kıyâfet
Biraz sonra belâ-yı rîh-ı menhûs
Çıkıp baktım ağaçlar hep zemin-bûs
Ederler gittiği semte işâret
Sehâb ü cûy-bâr ü şâm yek-ser
Mehâsinden ne varsa hep sefer-ber
İlâh'il hüsne kılmışlar refakat
"Nedir" derdim koşup dehşetle her sû
Hayat-ı yâr-i zâyidir! Nedir bu?
Bu zulmet-gehte sahrâ-yı kîyamet.
Parlâmenter Şairler, S. 293-294