ABDÜLHAK HÂMİT TARHAN

(ŞİİR PARKI) #1

“— Beyefendi; bu mu Türk kadınlığının timsali olan kadın?..
Bu Hanım, Türk kadınlığına asla örnek olamaz!..”


Büyük şair, bu sert ve anlamı ağır olan sözlerden üzülür,
ezik ve bitik bir durumda koltuğuna yığılıverir. Hamdullah
Suphi, hemen Abdülhak Hâmid’in koluna girerek, şairi,
salonun bitişiğindeki odaya götürür...


1937 Nisan’ının seması kaplı, hüzünlü bir gününde
Abdülhak Hâmid’in cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’na
gömüldü. Şairimiz, bu mezarlığa gömülen ilk kişidir.
Mezarlık Hâmid’in ölümüyle kamuya açıldı.


Hâmid’in kabri için güzel bir proje hazırlatıldı. Proje, Yüksek
Mimar Arif Hikmet Bey tarafından yapıldı. 3 yıl sonra, bu
mezara, —torununun eşi— ilk kadın heykeltıraşlarımızdan
Sabiha Bengütaş tarafından yapılan Hâmid’in büstü eklendi.


Yazımızın sonuna gelince, şairimizin yaşamında sıcak bir kış
güneşi olan Lüsyen Hanım’ın akıbetine de kısaca değin-
meliyim:


Lüsyen Hanım, çok masraflı bir kadındı. Süsüne, giyimine
düşkündü. Geçmişindeki yaşamını sürdürebilmesi için
Hâmid’den kalan emekli aylığıyla geçinemezdi. Aldığı dul
maaşına ilave olarak, İstanbul Belediyesi tarafından yaşamı
boyunca maaş bağlandı. Bu ikili aylığın da yeterli olmaması
üzerine, Abdülhak Hâmid’in anısına bir saygı eseri olmak
üzere, kendisi Bursa’daki Çelikpalas’a müdür yardımcılığına
atandı. Ne var ki, bu görevi beceremediğinden, aynı
zamanda İstanbul’daki komşu ve arkadaşlarından uzakta
yaşamaya alışamadığından, Bursa’dan İstanbul’a döndü.


Lüsyen Hanım, Sıraserviler’de oturduğu apartmanda, 18
Temmuz 1966’da 73 yaşında öldü. Ölümünden sonra,
kendisinin, Hâmid’in kabri içine konulmasını vasiyet etmişti.

Free download pdf