HİKMET 218
Tattığı Yoktur!
Aşkın sırrını beyân eylesem bu âlemde,
Habersizler işitip kulak veresi yoktur.
Hak yâdın kime desem, gâfiller bu âlemde,
Benlik kılıp dünyadan varıp geçesi yoktur.
Sûfî, şeyh, hoca, molla hepsi dünyayı izler,
Bundandır sultanlara, her zaman yalan söyler.
Ayet, hadis açıklar, gelecek malı gözler,
Aşk yolunda mihneti, asla çekesi yoktur
Dünyayı terk ederek, Rahmân’ı seven kullar,
Aşk şarabını içen, âşık kullardır onlar,
Yalancının ayıplı, yüzün mahşerde anlar,
Yalancının Hak yâdı, deyip, edesi yoktur.
Âhir zaman şeyhinin, neden hep işi riyâ,
Riyâkâr mahşer günü, ne götürür oraya?
Bu sahtekâr "şeyhim” der, gezer konuşur güya,
Allâh için zerrece, sevap edesi yoktur.
"Ben veli bir kulum!” der, oturur yemek yerler,
Dünya malını alıp, severek cem ederler,
İyi kulları görmez daima ; "Ben, ben!” derler,
Vallâh, billâh bunların "Ben” den geçesi yoktur.
Kim olsa seccadede, zengin ve fakir olsun,
Nebi gibi fakr içre, isterse hakir olsun,
Riyâzetle yüz rengi, ister sararıp, solsun,
Onun ümmetlerine, sır söyleyesi yoktur.
Tavır, nidâ ederek, halka sözler söyleyen,
Binlerce kâfir puttan geçip de dine dönen,
O tavr-ı edâ ile hepsi murada eren, 24