AHMET YESEVÎ

(ŞİİR PARKI) #1

durum onun gerçekliğini ve yaşamsal boyutunu ikinci plana
atıyor. Kendi dilinden bakacak olursak, hayatını anlattığı
hikmetlerinde de olağanüstülükler olduğunu görürüz
(Yesevî, 2015, Hikmet: 2):


“Altı yaşta durmadan kaçtım insanlardan,
Göğe çıkıp ders öğrendim meleklerden;
İlgimi kesip bütün tanıdık bağlardan;
O nedenle altmış üçte girdim yere.”


Bütün bu yazılanlara gerçeklik penceresi ile bakacak
olursak bir şeylerin ters gittiğini anlarız. Küçük yaşta bir
çocuk iken göklere çıktığını, meleklerden ders aldığını,
herkesten ilgisini kestiğini söylüyor. Ancak bunun manevî
âlemde olduğunu düşündüğümüzde gerçekliğe uygun hâle
getirmiş oluruz. Tabi ki olağanüstü bazı vasıflar ve
durumlar olabilir, ancak bunları yalnızca gerçeklik çerçe-
vesine koyduğumuzda örnek alınabilecek insan modeli
ortaya çıkabilir.


Ahmed Yesevî’nin henüz küçükken bilinmeyen bir nedenle
Yesi’ye gelmiş olabileceği düşünülür (Köprülü, 1976, s. 63).
Burada Arslan Baba’nın himayesinde bir yıl eğitim almış, bu
bir yılın ardından Arslan Baba ebedî âleme intikal etmiştir.
Ondan bir yıl içinde öğrendikleri maddî anlamda çok fazla
olmasa da manevî anlamda, “melametin esaslarını aldığını”
söyleyebiliriz (Eraslan, 1995, s. 804). Arslan Baba’nın
etkisini Ahmed Yesevî’nin hikmetlerinde görmek mümkün
(Yesevî, 2015, Hikmet:18):


“Yedi yaşta Arslan Baba Türkistan’a geldiler,
Başımı koyup ağladım, hâlimi görüp güldüler,
Binbir zikrini öğretip merhamet eylediler;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.”


Arslan Baba ile ilgili rivayetler de hayli fazladır. Rivayetler

Free download pdf