AHMET YESEVÎ

(ŞİİR PARKI) #1

görülmektedir. Muhtemelen Arslan Bâb’ın âlem-i mânâda
(rüyada) gördüğü bu hurma hâdisesi sözlü rivayetlerde
değişmiş ve bu menkıbe meydana gelmiştir.


***


Ahmed Yesevî hazretleri vakitlerini üçe ayırırdı. Günün
büyük bölümünde ibâdet ve zikirle meşgûl olurdu. İkinci
kısmında talebelerine zâhirî ve bâtınî ilimleri öğretirdi.
Üçüncü bölümünde ise alın teri ile geçimini sağlamak üzere
tahta kaşık ve kepçe yaparak bunları satardı. Bir rivayete
göre, onun hâlden anlar bir öküzü vardı. Bu öküzün sırtına
bir heybe asar, içine de yaptığı kaşık ve kepçeleri koyup
Yesi çarşısına salıverirdi. Kim kaşık ve kepçeden alırsa
ücretini heybenin gözüne bırakırdı. Mâl alıp da ücretini
vermeyen olursa, öküz o kimsenin peşini bırakmaz, nereye
gitse peşinden o da giderdi. Adam ücreti heybeye koyma-
dıkça o kimsenin yanından ayrılıp başka yere gitmezdi.
Akşam olunca da Ahmed Yesevî’nin evine gelirdi.


***


Hârezm’in Urgenc şehrinde İmâm Mervezî (bazı kaynak-
larda Mergazî veya Merâgî) nâmında bir alîm vardı. Ahmed
Yesevî hakkında söylenen uygunsuz sözler ona kadar
gitmişti. Bu sözlere inanıp kendisini imtihan etmek ve
şüphesini gidermek gayesiyle yanına bazı arkadaşlarını
alarak yola çıktı. Yesevî’nin her tarafta talebeleri olduğunu,
her zamân sohbetinde binlerce kişinin hâzır bulunduğunu
öğrenmişti.


"Ben üç bin mesele ezberledim, hepsini ayrı ayrı sorar
onları imtihan ederim.” diye düşündü. Bu sırada Ahmed
Yesevî hazretleri, tekkesinde bulunuyordu. Talebesi Sûfî
Muhammed Dânişmend’e:


89
Free download pdf