"Bakar mısın, bize kimler geliyor?” buyurdu. Dânişmend,
Mervezî’nin yanındakilerle birlikte ve hâfızasında üç bin
mesele ile geldiğini söyledi. Yesevî’nin emri ile Muhammed
Dânişmend, o üç bin meseleden binini Mervezî’nin
hâfızasından sildi. Sonra Yesevî hazretleri talebelerinden
Süleyman Hakîm Ata’ya aynı şekilde emretti. O da öyle
yaptı. Mervezî, hâfızasında kalan bin mesele ile Yesi’ye
geldi. Hoca Ahmed Yesevî’nin yanına gelip:
"Allah’ın kullarını doğru yoldan ayıran sen misin?” dedi.
Yesevî hiç kızmadı. Karşılık da vermedi.
"Şimdilik üç gün misafirimiz olun, sonra görüşürüz.”
buyurdu. Üç gün sonra bir kürsü kuruldu. Mervezî konuş-
mak için kürsüye çıktı. Ahmed Yesevî Hakîm Ata’ya geri
kalan bin meseleyi de silmesini söyledi. Hakîm Ata, Allah
Teâlâ’ya duâ etti. Aklındaki bin mesele de silindi. Mervezî,
kürsü üstünde bir şeyler konuşmak istedi. Fakat hâfıza-
sında hiçbir meselenin bulunmadığını anladı. Kitap ve
defterlerini açıp oradan okumak istedi. Fakat defterindeki
yazıların da silinmiş olduğunu gördü. Sayfalar bomboştu.
Bu hâli gören Mervezî kusurunu anladı, tevbe etti ve
Ahmed Yesevî’ye mürîd oldu. Onun yanında yüksek derece-
lere ulaştı.
***
Yine bir menkıbeye göre, Yesi şehrine yakın bir yerde
Savran diye bir kasaba vardı. Bura halkının çoğu gayr-i
müslim olup, Müslümân Yesi halkına ve özellikle Ahmed
Yesevî hazretlerine çok düşmandılar. Ahmed Yesevî’nin
büyüklüğü, kerâmetleri etrafa yayıldıkça ve ona bağlı
olanların sayısı her geçen gün arttıkça Savranlılar
ziyâdesiyle rahatsız oluyorlar, Hoca hazretlerine olan
düşmanlıkları da artıyordu.
90