Finansal Ekonomi

(AcadEconomics) #1

138 Finansal Ekonomi


Bu kuramın altında yatan temel düşünce ülkeler arsındaki fiyatlar genel
düzeyi oranlarının denge döviz kurunu temsil etmekte olduğudur. Diğer bir
ifadeyle, bir birim ulusal paranın cari döviz kurlarından birbirine dönüştürül-
düğünde dünyanın her yerinde aynı satın alma gücüne sahip olması gerekmek-
tedir. Buna göre, bir malın tüm ülkelerdeki fiyatları eşit olmalıdır. Döviz kurları
bu eşitliği sağlamak üzere artıp azalmalıdır. Örneğin, Türkiye’deki A B C gibi
bir mal sepetinin toplam fiyat düzeyi T150 ve döviz kurunun 1.50 $/T olduğunu
kabul edersek, ABD’deki mal sepetinin fiyat düzeyinin 100 $ olması gerekmek-
tedir. Satın alma gücü paritesine göre döviz kurları şöyle hesaplanmaktadır: E$
= PTR / PUSD. Satınalma gücü paritesi yaklaşımına göre döviz kuru, yurtiçi fiyat-
lar genel düzeyi ile yurtdışı fiyatlar genel düzeyi arasındaki orana eşit olacaktır.
Buna göre yurt içi fiyatlar yurt dışı fiyatlardan ne denli yüksekse döviz kuruda o
denli yüksek olmaktadır. Bu teoriye göre denge döviz kurunun nasıl değiştiğini
de gösterelim. Yukarıdaki örneğimizde Türkiye’deki A B C gibi bir mal sepetinin
toplam fiyat düzeyi T150 ABD’deki mal sepetinin fiyat düzeyinin 100 $ olması
halinde kur 1 $ = T1.50 oluyordu. Örneğin, ABD’deki fiyatlar değişmezken Tür-
kiyede bu mal sepetinin fiyatı T200’ye çıkarsa yeni denge kuru E$ = 200 / 100 =
2 yani 1 $ = T2 olacaktır.

Kısa Dönem Denge Döviz Kurunun Belirlenmesi


Dış ticaret akımları yaklaşımı faiz oranlarını dikkate almamakta bu durumun
doğal bir sonucu olarak finansal piyasaları analize dâhil etmemektedir. Günü-
müzde dış ekonomik ilişkilerde sermaye hareketleri, cari işlemler hareketlerine
göre oldukça gelişmiş bir düzeydedir. Uzun dönemde döviz kurlarını açıklamak
için kullanılan önemli bir analiz olarak kabul edilen satın alma gücü paritesi te-
orisi de değişik noktalarda eleştirilere uğramaktadır. Bretton-Woods sisteminin
çöküşünden sonra birçok ülkede sabit kur sisteminden esnek kur sistemine ge-
çilmeye başlanmasıyla birlikte, döviz kurlarında meydana gelen dalgalanmalar,
geleneksel yaklaşımların döviz kurlarını açıklanmada yetersiz kalmasına neden
olmuştur. Günümüzde ekonomik ve mali liberalleşme ve iletişim teknolojilerin-
de yaşanan hızlı gelişmeler, farklı ülkelerdeki mali piyasaları tek bir piyasa yapısı
içerisinde bütünleştirmektedir. Mali fonlar, uluslararası faiz farklılıklarına karşı
çok duyarlı hale geldiğinden, dış dünyada faiz oranlarının artması, ülkeden ser-
maye çıkışına neden olmaktadır. Bu bağlamda geleneksel döviz kuru yaklaşımla-
rının döviz kurlarını özellikle çok kısa dönemdeki kur değişikliklerini açıklama-
da yetersiz kalması, yeni yaklaşımları gündeme getirmektedir. Biz burada sadece,
döviz vadeli işlem sözleşmelerinin fiyatlamasına da olanak tanıyan faiz pariresi
yaklaşımını ele alacağız.

Faiz Paritesi Yaklaşımı


Faiz paritesi yaklaşımı, ülkelerin faiz oranları arasındaki farklılıklara dayanarak
döviz kurlarını açıklamaktadır. Faiz paritesi yaklaşımı, döviz kurlarının belir-
lenmesinde daha çok makroekonomik yapıyı göz önüne almakta ve ödemeler
bilânçosunun sermaye hareketleri hesabını analize dâhil etmektedir.
Yurt içi ve yurt dışı finansal varlıklar arasında tam ikame söz konusu oldu-
ğunda çeşitli finansal varlıkların getiri oranları eşitlenmektedir. Bu eşitlik faiz
paritesi koşulu olarak ifade edilmektedir. Faiz paritesi yaklaşımının en temel
önerisi aynı riske sahip iki finansal varlığın aynı getiriye sahip olması gereğidir.
Free download pdf