168 Finansal Ekonomi
Subjektif (öznel) risk ise, daha çok kişisel algılamalara dayalı olan bir risk ta
nımlamasıdır. Herhangi bir iktisadi birimin karşı karşıya olduğu objektif riski
önemsememesi, bu kapsamda değerlendirilebilir. Tam tersi bir durumda ise öznel
risk oluşmayacaktır.
İŞLETMELER VE FİNANSAL KURUMLARLA İLGİLİ
RİSKLER
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ekonomik ve finansal gelişmelerin risk kavramında
anlam gelişmesine neden olması ile çok sayıda akademisyen ve yatırımcı risk ile il
gilenmeye başlamıştır. Finansal piyasalardaki dalgalanmalar sonucunda varlık fiyat
larından değişimler yaşanmış; bu da yatırımcıların kararlarını etkilemiştir. Neticede
tüm bunlar, finansal kurumlar başta olmak üzere piyasa katılımcılarının ve akademis
yenlerin, riskin asgariye indirilmesi konusuna odaklanmasına neden olmuştur.
Kişilerin ve işletmelerin karşılaştığı risklerin büyüklüğü ve olası çözüm yolla
rının çeşitliliği göz önüne alındığında risklerle başa çıkmak için sistematik yön
temler gerekli hale gelmiştir. Tarihsel süreç içinde incelendiğinde; zaman içinde
risk kavramlarına bakış açısının değişmesine bağlı olarak bireysel risk ve kurum
sal risk kavramları gündeme gelmiştir. Finansal piyasalar içinde yer alan gerek
işletmelerin gerekse finansal kurumların karşı karşıya kaldığı düşünülen risk ta
nımlamaları zaman içinde değişmiştir.
1950’li yıllarda ifade edilen görüş işletmelerin yalın risklerini organize etmek
ten sorumlu olması gerektiği yönündedir. O yıllarda riskin yönetilmesine dair
yürütülen tek aktivite sigorta işlemiydi. 1970’lere gelindiğinde risk yönetimi an
layışının kredi riski ve diğer finansal risklerin yönetilmesi anlayışına dönüştüğü
görülmektedir. 1970’lerin sonundaki petrol krizleri gibi gelişmeler sonunda riski
derecelendirme (rating) ve riski değerlendirme danışma hizmetlerinin ilk adım
ları atılmaya başlandı. 1980’lerde risk kapsamının merkezinde kredi riski, kayıp
riski ve piyasa riski bulunmaktaydı. 1990’lara gelindiğinde ise, risk kapsamında
en önem verilen konu artık dış etkilerden kaynaklı zararların en aza indirilmesi
değildi. Yöneticiler artık kararlarının beklenmeyen sonuçları için daha temkinli,
önemli kararları verirken de karşı karşıya oldukları riskler hakkında daha fazla
bilgi talep etmek zorunda oldukları bilincine vardılar. İşletmeler artık iflasa neden
olabilecek riskler hakkında endişelenmeye başladılar.
2000’li yıllara gelindiğinde ise, risk yönetimi anlayışı artık sadece finansal ka
yıpları önlemek adına değil işletmenin rutin bir süreci olarak görüldüğü ve tüm
işletme tarafından dikkat edilmesi gereken bir unsur olduğu anlaşılmıştır. Artık
sadece kayıp ve finansal riskler değil, stratejik ve faaliyet riskleri de kapsama alın
mıştır. Risk yönetimi çalışmaları artık belirli bir birimde veya departmanda değil,
kurumun genelinde bir bütün halinde yürütülmeye başlanmıştır. Bu sürece “ku-
rumsal risk yönetimi” süreci adı verilmiştir.
Zaman içinde artan risk kavramları, risk yönetim çalışmaları ışığında geleneksel
risk yönetiminden kurumsal risk yönetimine geçiş süreci kurumlara ait risklerin
tanımlanmasında etkin bir rol üstlenmiştir. Bu kapsamda işletmeleri ve finansal ku
rumları etkileyen önemli riskler ele alınmış ve finansal piyasalarda önemli bir paya
sahip olan bankalar ve sigorta şirketleri açısından ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir.
İşletmeler Açısından Rsk Kavramı ve İşletmelerle
İlgili Riskler
Bu tür riskler işletmelerin faaliyet sürecinde karşılaşabileceği olumsuz durumlar
sebebiyle arzu edilmeyen ve kayba yol açan riskler olup en genel risk grubudur.
İşletmeler ile ilgili riskler aşağıdaki başlıklar altında açıklanabilir.
Kurumsal risk yönetimi riski
bir tehdit olarak görmek
yerine, bazı durumlarda fırsata
bile dönüştürülebileceği
düşüncesidir.