136 Menkul Kıymet Yatırımları
Okuma Parçası
Fırsatların Eşiğinde Türkiye’de İslamî Finansın Geleceği
Son yüzyılda ekonomi ve finans dünyasında bir alternatif
olarak ortaya çıkan İslami Finans hareketi, mevcut düzenin
yetersizliğinin bir dışavurumu olarak köklü bir geçmişin
yeniden dirilişidir. Geleneksel yahut ana akım ekonomi he-
nüz 18. yüzyılda şekillenmeye başlarken İslam’ın kaideleriy-
le kurulmuş devasa bir iktisadi bilgi ve uygulama donanımı
mevcut idi. Bugün finans dünyasında kullanılan risk, cheque
(çek), aval ve douane (divan) gibi İslam’ın yayılışı ile birlikte
Arapçadan geçmiş kelimelerin Av r up a dillerindeki kullanı-
mı İslami finansın köklerinin izleridir. İş bölümü, para ve iş
ortaklıkları konularında Av r up a’nın devşirdiği iktisadi ve fi-
nansal uygulamalar İslam’ın Batı’ya olan bir armağanıdır. Bu
bağlamda İslami Finansın geleceğe verdiği umudun ve fırsat-
ların köklü bir geçmişe dayandığı hatırlanmalıdır.
İslam ülkelerinde 1960 ’larda başlayan çağdaş İslami Finans
hareketi Tü r k i y e’de ilk meyvesini 1985 yılında Özel Finans
Kurumlarıyla vermiştir. Çağdaş finansa hem bir cevap ola-
rak hem de geleneksel finans modelinden uzak kalmaya ça-
lışanları ilkesel finans sistemine katmak amacıyla geliştirilen
ÖFK’ler uzun süre mevzuat gereksinimleri ve hukuki itibar
kazanmak ile uğraşmışlardır. Kullandıkları adlandırmanın
dış piyasaya güven vermemesi, dış ticarette yeterli itibar gör-
memeleri ve hukuki düzlemdeki eksiklik bu kurumların hız-
lı ve güvenli gelişimini engellemiştir. Ya p ı l a n tartışmalar ve
öneriler çerçevesinde ÖFK’ler 2005 yılında Katılım Bankası
isimlendirmesiyle Bankacılık Kanununda yer bularak ancak
ivme kazanabilmiştir. Bu tarihler çerçevesinde İslami Finan-
sın geleceğini değerlendirmeden önce çağdaş İslami finan-
sın Tü r k i y e’deki yeni geçmişinin henüz 15 yılı aşmadığını ve
stratejik öneminin son 5 yıl içerisinde arttığını belirtmemiz
gerekmektedir.
Tü r k i y e’deki İslami Finansın hâlihazırdaki temsilcisi olan ka-
tılım bankalarının, bankacılık sistemi içerisindeki payı % 5
civarında seyretmektedir. Mevduat bankalarının 2008 yılın-
dan 2016 yılına kadar aktiflerindeki artış oranı %55,53 olarak
gerçekleşirken bu artış Katılım Bankalarında %121,91 oranın-
da olmuştur. Bu süreç içerisinde her iki banka türünü aktif,
finansman ve fon toplama kategorilerindeki büyüme hızlarını
kıyasladığımızda katılım bankalarının sırasıyla %16,20, %15,89
ve %14,04 oranlarıyla mevduat bankalarından, sırasıyla %8,62,
%13,02 ve %7,33, daha hızlı büyüdükleri gözlemlenmiştir. Ka-
tılım bankalarının sağladığı toplam finansman türleri arasında
işletme finansmanı %57,12 oranıyla, mevduat bankalarından
% 25 ’lik bir farkla, tüketimden çok kalkınmayı dolayısıyla reel
sektörü finanse ettiğini göstermektedir. Katılım bankalarının
tüm bu olumlu seyrine rağmen kendi ilkesel amaçlarından
olan ortaklığa dayalı finansman yöntemlerinden ziyade % 99
oranında borca dayalı finansman yöntemlerini kullanmaları
İslami Finansın hem gelişimi hem de kalkınmaya olan etkisi
açısından eleştirilmektedir.
Tü r k i y e’nin küresel İslami Finans piyasasındaki payı ise %2,4
düzeyinde ve aktif büyüklükte 7. sıradadır. Rakamsal olarak
küçük bir paya sahip olsa da Tü r k i y e, küresel İslami Finans
sektörü içerisinde dört okuldan biridir. Londra, Körfez ve
Malezya’ya ilave olarak Tü r k i y e kendine özgüven ayrıştırıcı
özelliklere sahiptir. Yönetişim, kurumsal sosyal sorumluluk,
bilgi ve farkındalık alanlarında gelişim ileri düzeye taşındık-
ça Tü r k i y e’nin diğer bölgeler içindeki payı daha da artacak
bir potansiyeldedir.
İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği’nin Geleceğin Türkiye’si
Projesi kapsamında yayımlanan “Geleceğin Türkiye’sinde
Ekonomi Raporu”nda belirtildiği üzere İslami Finans top-
lumsal adaleti ve sürdürülebilir kalkınmayı temin eden bir
model olarak Türkiye’nin geleceği için fırsatlarla dolu bir
alandır. Bu fırsatları doğru değerlendirmek için en başta
atılması gereken adımlardan biri katılım bankalarının ilkesel
olarak gerçekleştirmek durumunda olduğu kalkınmaya yö-
nelik araçların yenileşim odaklı geliştirilmesidir. Bu gelişim
ise çağın ihtiyaçları ve eğilimleri doğrultusunda sunulan tek-
lifler ile bağlantılıdır.
Bugün küresel finansın genel eğilimi teknoloji ile birleşen fi-
nansal girişimlerdir. Fintech olarak kavramsallaşan bu alan
finans ve bankacılık sektörünün hantal yapısına karşı çevik
ve çözüm odaklı tekliflerin nispeten küçük ancak etki itiba-
riyle büyük işlerin çıktığı bir sektör haline gelmiştir. İslami
Finansın gelişmesi ve ilerlemesi adına katılım bankalarına
ek olarak finansal aracı şirketler ile yapılabilecek birçok ye-
nilik İslami Fintech kapsamında değerlendirilebilir. Ödeme
sistemleri, yapay zekâ, robo danışmanlık, akıllı sohbet ro-
botları, blockzinciri, kitlesel fonlama ve alternatif finansman
yöntemleri konularında dünya çapında gelişen İslami finan-
sal teknolojiler mevcuttur. Türkiye’de buna yönelik katılım
bankaları tarafından kurulmuş girişim sermaye fonların bu
konuda atılacak adımların işaretleridir.
Finansal aracılığı geliştirmek için gerekli atılımlar devlet
tarafından beklenmemelidir. Bu bağlamda mudaraba, giri-
şimci-sermayedar ortaklığı gibi İslami finansman yöntemleri
ile yatırım ortamı girişimci lehine iyileştirilmelidir. Zira gi-
rişimci için ne kadar adil bir ortam oluşturulursa girişimin
bilgi, beceri ve kârlılık açısından verimliliği de o nispette
artacaktır. İslami finansın risk odaklı yöntemleri en ileri dü-
zeyde kullanılarak dünya çapında ses getirebilecek yenilikçi
iş modellerinin tesisine öncülük edilmelidir. Ortadoğu ve