- Ünite - Menkul Kıymet Yatırımlarında Bilgi Kullanımı 35
sahip kişilerin kredi taleplerinin birbirinden ayrılamaması sonucunda, düşük riskli yatı-
rım projelerine sahip kişiler yerine yüksek riskli ve krediyi geri ödememe olasılığı olan
kişilere borç verilir.
Ahlaki Tehlike: Asimetrik bilgi nedeniyle sözleşme yapıldıktan sonra ortaya çıkan
sorunu ifade etmektedir. Ahlaki tehlike ile sözleşme taraflarından biri, sahip olduğu bil-
giyi saklayarak karşı taraftan elde ettiği kaynağı bireysel kazancı için istismar etmektedir.
Kredi piyasasında tarafların sözleşme öncesi sahip oldukları bilgiler ile sözleşme sonra-
sında sahip oldukları bilgiler farklı olabilir. Örneğin kredi talebinde bulunanlar aldıkları
kredileri sözleşme şartlarına uygun olarak kullanmayabilirler. Sigortacılık sektöründe ise
sigorta sözleşmesi sonrasında bireylerin riske bakışlarının değişmesi ve temkinli olmayı
bırakarak daha riskli davranmaları örnek olarak verilebilir.
Ters seçim sorunu sözleşme yapılmadan önce gerçekleşirken, ahlaki tehlike ise sözleşme ya-
pıldıktan sonra ortaya çıkmaktadır.
Temsilcilik Sorunu: Genellikle şirket ortakları ve yöneticileri arasındaki çıkar çatış-
malarından doğan temsilcilik sorunu, sözleşme taraflardan birinin bazı işlemlerin ve faa-
liyetlerin gerçekleştirilmesi için başka bir kişiye yetki vermesi, diğer ifade ile vekil ataması
sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bunun temel nedeni ise her bireyin kendi kişisel çıkarını
ön plana almasına bağlı olarak asil ve vekil çıkarlarının çatışmasıdır. Örneğin banka yöne-
ticisi ve sahibinin karlılığa bağlı olarak katlanabilecekleri risk düzeyi farklılık gösterebilir.
Banka yöneticisi primini yükseltmek için yüksek riskli projeleri finanse etmek isterken
banka sahibi ise iflas olasılığına karşı benzer türdeki projelere kredi vermek istemeyebilir.
Diğer yandan müşterileri adına yatırım hizmeti sunan aracı kurumlar ile müşterileri ara-
sında da asimetrik bilgiye bağlı olarak benzer şekilde temsilcilik sorunu yaşanmaktadır.
Gürültücüler (Noise Traders)
Finans dünyasında birçok teorisinin temel varsayımlardan biri yatırımcıların rasyonel
davrandığı şeklindedir. Ancak bu varsayım pratikte meydana gelen pek çok olay ve dav-
ranışı açıklamada yetersiz kalmaktadır. Bu bağlamda son yıllarda iki yatırımcı tipi olduğu
yönündeki yaklaşım giderek daha fazla kabul görmektedir. Bu yaklaşıma göre birinci ya-
tırımcı tipi yatırımcıların büyük çoğunluğunu temsil eden rasyonel yatırımcılardır ve bu
tip yatırımcılar kararlarında sahip oldukları bilgiyi kullanırlar.
Diğer yatırımcı tipi ise irrasyonel olarak nitelendirilen, yatırım kararlarında bilgiyi
kullanmayan ve gürültü tacirleri olarak isimlendirilen yatırımcılardır. Bir görüşe göre gü-
rültü tacirleri piyasanın işleyişini bozmaktadır, diğer bir görüşe göre ise insanların para
kazanabilecekleri hisse senedi fiyat oluşumlarından sorumludurlar.
Etkin piyasalar hipotezi yatırımcıların rasyonel olduğu varsayımına dayansa da gerçek
hayatta her yatırımcının davranışı rasyonellikten farklılık göstermektedir. Gürültücüler,
neden oldukları gürültü nedeniyle piyasalarda yer alan diğer yatırımcıların kararlarında
önemli değişikliklere neden olmaktadırlar. Gürültücüler işlem yaparken sezgisel yaklaşı-
ma bağlı olarak duygusal kararlar almaktadırlar. Bununla birlikte gürültücüler birbirle-
rinden etkilenerek sürü güdüsüyle işlem yapmaktadırlar. Genellikle piyasaya gelen yeni
bilgiye aşırı tepki vererek, geçmiş fiyat değişimlerini fazla iyimser veya kötümser olarak
değerlendirirler. Örneğin gürültücülerin bir menkul kıymete ilişkin olarak sebepsiz şekil-
de kötümser olmaları ve birbirlerini etkileyerek satış kararı almaları, o menkul kıymetin
fiyatının asıl değerinden uzaklaşarak çok daha düşük fiyatlanmasına yol açabilir.
Bunun temel nedeni ise gürültücülerin gereğinden fazla kararlarından emin olmaları-
na bağlı olarak gereksiz risklere girmeleridir. Ayrıca geçmiş kazançlarına göre kayıplarını