52 Menkul Kıymet Yatırımları
deki değişmeleri izleyebilmek için ekonomistler fiyat endeksleri kullanırlar. Bu endeksler
kullanılarak enflasyon oranları ölçülür ve nominal bir büyüklük, reel büyüklüğe dönüş-
türülür.
Enflasyonda işsizlikte olduğu gibi doğrudan bir üretim kaybı söz konusu değildir.
Ekonomik sorunlar arasında bazen işsizlik bazen de enflasyon ilk sıralarda yer alır. Yani
insanlar işsizlik gibi enflasyondan da korkmaktadır. Çünkü ellerindeki paraları enflasyona
paralel olarak değer kaybetmekte, ücret ya da gelirleri enflasyona göre ayarlanmadığında
satın alma güçlerini kaybetmektedir. Enflasyon sorununu ve maliyetlerini anlayabilmek
için beklenmeyen ve beklenen enflasyondan bahsetmek yararlı olacaktır.
Beklenmeyen Enflasyonun Maliyetleri
Reel gelir, gelirimizin satın alma gücüdür. Diğer bir ifadeyle, gelirimizin satın alabileceği
mal ve hizmet miktarıdır. Ekonomistler beklenmeyen enflasyonun aslında gelirin yeniden
dağılım problemi olduğu üzerine tartışırlar. Çünkü beklenmeyen (öngörülmeyen) enf-
lasyon reel geliri bazı insanlardan ötekilerine aktarmaktadır. İnsanlar enflasyonu doğru
tahmin edebildiklerinde bunun için gerekli önlemleri almaya çalışırlar ve böylece gelirin
yeniden dağılım etkisini azaltırlar.
Enflasyondan en çok kimler zarar görmektedir?
Enflasyondan en çok zarar görenler sabit geliri olan insanlardır. Çünkü onların ge-
lirleri esnek değildir. Klasik örnek emekli maaşıyla geçinenler ya da biriktirmiş olduğu
tasarrufla geçinmek zorunda olanlardır. Enflasyon belirli zamanlar için sabit getiri sağla-
yan nominal değerli varlıkların reel değerini düşürmektedir. Örneğin; bir yıl vadeli tahvil
almış birisi için fiyat düzeyinin bir yıl sonra ikiye katlanması durumunda, tahvilin anapa-
rasını geri aldığında, bu paranın alım gücünün tahvili satın aldığı döneme göre yarı yarı-
ya azaldığını görecektir. Bu şekilde beklenmedik bir enflasyonla alacaklılardan (tasarruf
yapanlardan) borçlulara (tahvil ihraç edenlere) doğru bir servet transferi olacaktır.
Ev sahibi olmak için ya da yeni bir araba almak için tasarrufta bulunuyorsunuz, enf-
lasyon canavarı tasarruf hesabınızın değerini azaltarak, amaçlarınıza ulaşmanızı güçleşti-
rebilmektedir. Örneğin tasarruf mevduatınıza yılda % 15 oranında faiz geliri alıyorsunuz
ve enflasyon oranı o yıl % 20 olarak gerçekleşsin. Bu durumda tasarruflarınızın gücü %5
oranında azalmıştır. Eğer faizden bir de vergi ödüyorsanız, bu kaybınız daha da artacaktır.
Beklenmeyen enflasyon bankalar ve diğer ödünç verenlere de zarar verebilir. Çünkü
borç alanlar, geri ödeme tarihinde ödünç aldıklarından daha az değerde ödemede bulu-
nabilirler. Devlet en büyük borçlu olduğu için böyle bir enflasyondan kazançlı çıkar. Yine
düşük faizle borçlanan ev sahipleri ve firmalar böyle bir durumdan kazançlı çıkarlar.
Borç verenler ve borç alanlar enflasyon oranını doğru tahmin edebilirlerse, bunun ne-
den olacağı zararı etkisiz hâle getirebilirler. Şayet taraflar enflasyon oranının yanlış tahmin
etmişlerse, taraflardan biri kazanırken diğer taraf kaybedecektir. Örneğin, enflasyon oranı
tahmin edilenden daha yüksek ise borç alanlar kazançlı çıkarken borç verenler kaybeder-
ler. Eğer enflasyon oranı öngörülenden daha düşük olursa bu kez borç verenler kazançlı
çıkarlar, borç alanlar ise kaybeden taraf olurlar.
İşçi ve işveren açısından bakıldığında genel olarak enflasyonun gelir transferini işve-
renler lehine çevireceği düşüncesi daha yaygındır. Beklenmeyen enflasyondan zarar gö-
renler parasal gelirleri artan fiyatlar kadar yükselmeyenlerdir. Eğer enflasyon oranı % 20
olduğunda, işveren size % 10 zam vermişse reel geliriniz düşmüş olacaktır. Yani gelirinizle
alabileceğiniz mal ve hizmetin gerçek miktarı, öncesine kıyasla % 10 daha az olacaktır.
Reel gelir, gelirimizin satın alma
gücüdür.
4