ortaya çıkan devrimci hamlenin yeniden doğuşuna tanıklık etmek
istiyorlardı.
Bir açıklama gelecekti. Haber ajanslarında, gazetelerde, radyo
ve televizyonlarda stresli dakikalar yaşanıyordu. Tarihi bir şeyler
olacaktı. Ve o an gelip çatmıştı.
HPG Ana Karargah Komutanlığı, yazılı bir açıklama yayım-
layarak, “tek taraflı ateşkesin sona erdiğini ve artık aktif savunma
pozisyonuna geçtiklerini” duyurdu. Bu tek cümle bile artık yeni
bir dönemin başladığını anlatmaya yetiyordu. HPG açıklamasına
göre, Türkiye’den ‘çift taraflı ateşkes’ bekleniyordu. Aynı açı-
klamada, Abdullah Öcalan’ın 1999’da İmralı’da pekiştirdiği De-
mokratik Çözüm perspektifine bağlılık vurgusu da vardı.
HPG’nin bu açıklaması(1), dönemin siyasal atmosferinin far-
kında olanlar için sürpriz değildi. Ancak Kürt sorununun artık
soğuduğunu düşünenler ve bir daha bu derecede gündeme ge-
leceğini beklemeyenler için şok etkisi yaratmıştı. Zira 1999’dan
beri ilan edilen ateşkes artık sona ermiş, çatışma potansiyeli te-
krar devreye girmişti. Kürt sorununun siyasal çözümü için silahlı
çatışma zemini güçlenmişti.
Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999’da Kenya’da kaçırılarak İmralı
Adası’na götürüldüğünde, ‘komplocu güçler’ ve birçok kesimin
beklentisinin aksine, savaş değil demokratik çözüm projesini
sunmuştu.Öcalan’dan radikal tedbirler
İmralı Adası’nda esaret altına alınan Öcalan, Kürt sorununda
barışçıl ve demokratik çözüm zeminini olgunlaştırmak için köklü
ve son derece radikal bazı tedbirler aldı. Bu tedbirlerin gereği
olarak 2 Ağustos 1999’da ‘silahlı mücadelenin durdurulması’
kararını açıkladı. Bununla yetinmedi; savaşı devreden çıkarmak
için tüm gerilla güçlerinin ‘Türkiye sınırları dışına çekilme ka-
rarını’ da aldı. O dönemde PKK’nin silahlı kanadı ARGK Ana-
karargah Komutanı olan Murat Karayılan, bu kararı telsizlerle
‘Türkiye sınırları’ içerisindeki gerillalara aktardı. Bazı gerilla
Kürt sorununun çözümüne ‘çözüm süreci’ operasyonu