AKP Hükümeti sadece adım adım devlet iktidarını ele geçir-
miyor, aynı zamanda hegemonikleştiriyor. Tıpkı Cumhuriyet’in
kuruluş döneminde olduğu gibi çöküş sürecinde de iktidarı he-
gemonikleştirerek sürdürmek istiyor. Kuruluş sürecinde Kürt-
lere yönelik tasfiye hareketi nasıl Beyaz Türk faşist hegemony-
asına götürdüyse, faşizmin çözülüş sürecinde de Kürt özgür
kimlik hareketi hedeflenerek aynı hegemonya yeniden inşa edil-
mektedir. Kürtlerin tasfiye edilmesi Cumhuriyet’i tüm aydın-
lanmacı ve demokratik özünden uzaklaştıran etkenlerin başında
gelmektedir. Nasıl ki Kürtlerin tasfiyesi Cumhuriyet’teki tüm
olumsuz gelişmelerin temel etkeniyse, bunun tersi de doğrudur.
Yani başta demokratikleşme olmak üzere, Cumhuriyet’in olumlu
temelde ilerlemesi de Kürtlerin özgürleştirilmesiyle bağlantılıdır.
Doksan yıllık Cumhuriyet tarihi bu gerçeği bütün çıplaklığıyla
artık gün yüzüne çıkarmış bulunmaktadır.”
Öcalan’ın yaptığı değerlendirmeler bugünkü AKP iktidarının
uygulamalarıyla birlikte ele alındığında ne kadar isabetli bir
değerlendirme yapıldığı daha iyi anlaşılıyor.Tekrar savaşa doğru
Devlet ve PKK heyetleri arasında, Brüksel ve Cenevre’deki 4
toplantı dışında, Oslo’da 11 görüşme yapıldı. Bu görüşmelerin
8’incisi Ağustos 2010’un son günlerinde yapıldı. Bu görüşmede
devlet heyeti İmralı’ya gidecek PKK’lilerin isimlerini istedi.
Öcalan, Oslo heyetinden Sabri Ok ve Sozdar Avesta’nın yanı
sıra, HPG ve PAJK (Kürdistan Özgür Kadın Partisi) temsilcile-
rinin de İmralı’ya gitmesini ve isimlerinin kendi aralarında be-
lirlenmesi gerektiğini söyler. Bunun üzerine, HPG ve PAJK tar-
tışarak Öcalan’la görüşmeye gidecek isimleri netleştirir. İki
kadın, iki erkek PKK yetkilisi İmralı’ya giderek Öcalan’la gö-
rüşecekti.
Artık kış sürecidir ve devlet heyeti, baharla birlikte bu sürecin
başlayacağını taahhüt etmektedir. Fakat perde arkasında çok
ciddi ve tehlikeli gelişmeler cereyan etmektedir.
Kürt sorununun çözümüne ‘çözüm süreci’ operasyonu