adil barış ilkeleri taslağı Türkiye’de devlet ve toplum ilişkilerinde
adil barış ilkeleri taslağıUygarlık tarihi boyunca despotik yönetimin güçlü bir
gelenek oluşturduğu, bundan kaynaklı keyfi baskılar nedeniyle
toplumsal barışın hep hayal edildiği, çok az dönemlerin asri
saadeti olarak yaşandığı toplumsal hafızalarda hala canlılığını
sürdüren müşterek algılardır. Batı modernitesinden geri
kalmamak amacıyla son yüzyıllık tepeden inmeci komplo ve
darbelerle bu amaca ancak çarpık ve çok sorunlu bir toplum ve
devlet yapılanmasıyla erişildiği bir gerçekliktir. Günümüzdeki
varoluş haliyle TC ve şekillendirdiği resmi toplumsal düzen
esas esas olarak bu gerçekliği temsil etmektedir. Özcesi derin
tarihsel temeli olan bir barış sorunu vardır. Var olagelen
istikrar denemeleri çok yönlü ideolojik, politik, ekonomik
tekellerle zoraki çabalar sonucu kısa ve kısır dönemler halinde
yaşanmıştır. İnsan toplumuna özgü bir gelişme için; ideal
olduğu kadar, doğal olması gereken adil ve özgür toplumun
varlık bulması için adil bir barıştır. Türkiye toplumunda
bölgeselliği her zaman kaçınılmaz olan yeni tarihsel bir
gelişme dönemine girebilmek için; en az demokratik anayasa
kadar adil bir barışa da ihtiyaç ertelenemez bir talep
durumundadır.
Bunun için;
1 - Toplumsal sorunların çözümünde fiziki (kaba iktidar
geçleri, devletin cebir erki) güçleri bir çözüm aracı olarak
görmek; çözüm aracı olmaktan çıkarmak. Bu gücün yerine
anlam ve demokratik siyaset güçlerini (yumuşak güç ilişkileri)
ikame etmek. Fiziki güç araçlarını esas olarak dış savunma
temelinde değerlendirmek, organize etmek.
2 - Kapitalist modernitenin temel bir ayağı olan katı aşırı
merkeziyetçi devlet ulusçuluğu hemen aşılmazsa bile onunla
yan yana iç içe barış içinde gelişecek demokratik toplum ve
ulus eğilimine anayasal açıklık getirmek; Farklı modernitele-
rin, laik ulusalcı yönüz ağır basan modernite kadar, dini-Kürt sorununun çözümüne ‘çözüm süreci’ operasyonu