Devlet fırsat bulduğu yerlerde operasyona çıkıyordu. Örneğin;
Ağustos 2003’te Batman Beşiri’de yolda giden 7 kişilik gerilla
grubu pusuya düşürüldü ve katledilmişti. Yine kasım ayında
Bingöl’de 14 gerilla katledilmişti.
Hem zamana yayıp tasfiye etme, hem de fırsatı bulduğunda
vurma siyaseti gündemde olduğu açık bir şekilde görülüyordu.
PKK’nin, buna karşı daha fazla sessiz kalması, kendi fermanını
yazması anlamına gelecekti. Zira PKK’yi ölüme doğru, hareketi
bitirmeye dönük bir konsept işliyor; PKK ise barışçıl çabaları
sürekli gündemleştirerek beklentiye giriyordu. Bu durum PKK
için daha uzun süremezdi. Ve bu düşünce temelinde 1 Haziran
Hamlesi başladı.AKP zorlanıyor
Kasım 2002’de yönetimi devralan AKP ile PKK yönetimleri
arasında 1 Haziran 2004 tarihine kadar hiçbir temas olmadı.
Ve PKK bu kararı açıkladıktan sonra AKP beklenmedik bir
durumla karşılaştı. Gerilla eylemleri ve siyasal hamleler geliştikçe
AKP zorlandı; PKK’nin bu hamlesini engellemek için Güney
Kürdistan’la ilişkilenmeye başladı. ‘Posta yalayıcıları’, ‘aşiret
ağaları’ diye aşağıladıkları KDP ve YNK yönetimi ile ilişkilen-
meye başladı. Türkiye, reddettiği Güney Kürdistan yönetimine
müthiş derecede ihtiyaç duymaya başladı. Güney Kürdistan’ı
da karşısına alma yerine artık ilişki kurma, birlikte hareket etme
ve bu temelde PKK’yi tasfiye etme konseptine geldi. Böylelikle,
kabul edilmeyen ve küçük bir fırsatta ortadan kaldırılmak istenen
Güney Kürdistan Federasyonu, PKK’nin 1 Haziran Hamlesi ile
Türkiye devletinin hedefi olmaktan çıktı. KDP yönetimi de bu
durumdan faydalandı ve kendisini örgütledi. Varlığını pekiştirdi,
ayakta kaldı. 1 Haziran 2004 hamlesi başladığında “Apo Genel-
kurmayla anlaştı, savaş başlatarak Güney Kürdistan kazanımla-
rını boğduracak” şeklinde karalama kampanyası yürütenler de
oldu. Ancak zaman geçtikçe Güney Kürdistan federasyonunu
asıl koruyanın bu hamle olduğu daha iyi anlaşıldı.
Kürt sorununun çözümüne ‘çözüm süreci’ operasyonu