Önderliğe yönelirler, insan onu hissedebiliyordu. Fark
edilebiliyordu. Biz o zaman önderliğe yönelebilirler hissine
kapıldık ve öyle oldu. Bize Önderliğin zehirle yavaş yavaş imha
edileceği bilgisi gelince harekete geçtik. Önderliğin zehirlenmiş
olabileceğini Avrupa’daki uzman laboratuvar sonuçlarından
öğrendik. Önderliğin zehirlendiğine yönelik haber gelince
toplantı yaptık.
Sonra hareket yönetimi de açıklama yaptı. Biz o zaman bu du-
ruma karşı çok şiddetli bir savaşı sürdürme kararı aldık. Ulusla-
rarası komplo gerçekleştiğinde kararımız aslında şiddetli bir savaş
yürütmekti. Ancak Önderlik engelledi. Ama buna rağmen, Türk
devleti böyle bir şeye başvurursa artık gerçekten şiddetli bir savaş
sürdürme kararı aldık. Kamuoyuna da açıklamasını yaptık. Aynı
süreçte Êdî Bes e hamlesini Mayıs 2007’de başlattık.
- O dönem Türkiye siyasetinde de dalgalanma var. Cumhur-
başkanlığı seçimlerine karşı Genelkurmay’ın muhtırası söz ko-
nusu...
- Aslında Genelkurmay’ın muhtırası Kürt sorunuyla ilgilidir.
Asker-sivil bürokrasi Kürt sorununa karşı çok şiddetli mücadele
yapılmasını istiyor. Bu konuda AKP’nin politikalarını gevşek gö-
rüyorlar. AKP sıkıştı aslında. AKP şimdi kabadayılık yapıyor ama
o zaman biraz daha üzerine gidilseydi çözülebilir, dağılabilirdi.
Avrupa’nın, ABD’nin desteği vardı ama yine de bizim mücadele
ettiğimiz koşullarda, asker-sivil bürokrasi biraz daha üzerine
gitseydi çözülebilirdi. Bu bakımdan 2007’ye gelindiğinde AKP
bir tıkanma yaşadı. AKP’ye istediği cumhurbaşkanını seçtirme-
sinin önüne geçtiler. AKP bu tutum karşısında telaşa düştü. Er-
doğan onu 2007’de Dolmabahçe Mutabakatında, Yaşar Büyükanıt
ile yaptığı mutabakatta çözdü. Eşi türbanlı birisinin cumhur-
başkanı olması kararı o mutabakatta çıktı. Oradan çıkan karar
şu: AKP idare etme politikasını bırakıp PKK’ye karşı mücadele
edecek. Bu mutabakatla ‘Ben PKK’ye karşı mücadele edeceğim,
savaş yapacağım, bütün imkanlarımı kullanacağım’ dedi. Bunun
Kürt sorununun çözümüne ‘çözüm süreci’ operasyonu