ilişkisi bunlarla olduğu gibiydi. Dolayısıyla ortak bir konsept. Yani
Kobanê’yi düşürme konsepti AKP ile yapılan bir konsepttir.
Kobanê’yi düşürüp sonradan Rojava Devrimi’ni boğmak
istediler. Kobanê’den sonra Cezire, ondan sonra Efrîn’e yani
Rojava Devrimi’ni ortadan kaldırmayı bu çete örgütleri yoluyla
AKP önüne koydu, hedefledi. Ama Kuzey (Türkiye’deki Kürtler
kastediliyor. A.D.) kitlesi buna sessiz kalmadı. Özellikle Kuzey
kitlesinin 6-7-8 Ekim’de gerçekleştirdiği çıkış bir tür
başkaldırıydı. Yani bir hafta boyunca devlet birçok şehirde adeta
etkisiz kılındı. AKP bundan sonra çark etti. Ergenekon’la ittifak
yaptı ve 30 Ekim 2014’te gerçekleşen Milli Güvenlik Kurulu’nda
savaş kararını aldı, yani savaşa hazırlık kararını aldı. Kaldı ki
önceden hazırlanmış olan o ‘Çökertme Planı’ da açığa çıktı
sonrasında. Anlaşıldı ki Çökertme Planı’nın yazılış tarihiyle
Kobanê’de DAİŞ’in saldırı tarihi aynıdır; 15 Eylül 2014’tür. Yani
böyle bütünlüklü bir konseptin olduğu anlaşıldı. Aslında Rojava
Devrimi’ni boğma, bizi de Kuzey’de marjinalleştirme hedefi
vardı. Bu anlaşıldı, ama yine de süreç götürüldü. Bu çerçevede
devletle bir protokolün imzalanması gerektiği, buna artık imza
konulması, nokta konulması gerektiği gündeme geldi. Bir
protokol taslağı hazırlandı. Bunu devlet yetkilileri
hazırlamışlardı. Sonra heyet de biraz biçim ver, demişti. Yani
devlet yetkililerinin hazırladığını da biraz dikkate alan heyetin
(HDP Heyeti kastediliyor. A.D.) yazdığı o Dolmabahçe Sarayı
Protokolü. Şimdi bu protokol bize de sunuldu. Biz mesela yine bu
protokole sıcak yaklaşmadık.
- 28 Şubat Protokolü?
- Evet.
- Neden sıcak yaklaşmadınız?
- Yönetimimiz bazı konularda şerh koydu. Aslında bir araya
gelemedik, biz burada HPG yönetimi, Genel Başkanlık ve diğer
Kürt sorununun çözümüne ‘çözüm süreci’ operasyonu