kurumlarımız değerlendirdik, ama genelde pek böyle sıcak yak-
laşmadığımızı, birçok maddeyi yeterli görmediğimizi belirttik.
Önderlik inisiyatif koydu, ‘hayır bunun böyle, bu çerçevede,
özellikle de 28 Şubat’ta yayımlanması önemlidir’ dedi. Ve 28
Şubat’ta, Dolmabahçe Sarayı’nda okundu, kamuoyuna sunuldu,
her iki tarafın hazır olduğu bir ortamda. O önemli bir belgeydi.
Diyorum ya, bizim yönetim çok benimsemedi o protokolü. Ama
Önderlik inisiyatif koydu. Çünkü Önderlik durumu daha derin-
den ele aldı, fark etti yani. Onların gerçek hesaplarını boşa çı-
karmak için Önderlik bazı maddeleri, istenilen netlikte olmasa
da kabul etmek gerekir diye inisiyatif koydu. Erdoğan önce
olumlu karşıladı bu açıklamayı. Ama sonra, yani 18 gün sonra
Erdoğan Çanakkale’nin yıldönümü vesilesiyle konuyla ilgili ko-
nuştu. Önce ‘Kürt sorunu yoktur’ dedi. Daha sonra da zaten
‘protokol yok’ dedi. Yani kısaca Dolmabahçe Sarayı’ndaki mu-
tabakat için ‘mutabakat değildir’ dedi. Reddetti. Bu aslında sü-
recin sonlandırılmasıydı. Fakat seçimler vardı, yani öyle götü-
rüldü. Ama aslında sürece nokta koymaydı. O yüzden de 5 Nisan
2015’te yapılan son görüşmede Önderliğin söylediği şeyler
önemli. Önderlik olası durumları önemli oranda fark eden bir
durumdadır. Heyete ‘bu son görüşmemiz olabilir’ dedi. Sürecin
bittiğini Önderlik nisan ayında görmüştü.
- Bunu biraz daha açar mısınız? Yani süreç 7 Haziran
Seçimlerinden sonra değil de Nisan’da mı sona ermişti? - Evet. Çünkü Erdoğan’ın açıklamaları vardı. Yani süreci son-
landıran açıklamaları vardı. Ne zaman, Şubat-Mart aylarında.
Bu biçimde 5 Nisan’dan sonra artık yönünü seçime verdi. Ve
sürece dair herhangi bir şey geliştirilmedi. Protokol, mutabakat
zaten kalmadı. Seçimler yaşandı. Seçimlerde bilinen sonuç var.
HDP’nin başarısı. Yani AKP, Erdoğan karar almıştı. Ergenekon
ile ittifakı vardı. Eğer biz daha yaratıcı politikalar geliştirebil-
seydik belki bir biçimde önüne geçebilir, ya da yönünü daha
farklı kılabilirdik. AKP’nin zihinsel altyapısında Kürt sorununu
2005-2015 Türkiye-PKK görüşmeleri