çözme yoktur. Bu net. Yani AKP gerek Oslo’da gerekse İmralı’da
yürüttüğü bütün görüşmeleri aslında özel savaş kapsamında yü-
rütmüştür. Yani hareketi oyalama, giderek tasfiyeye uğratma
amacıyla yürütmüştür. Bir psikolojik savaş projesi olarak bak-
mıştır. Yoksa Kürt sorununu çözeyim, Kürtleri bir irade olarak
kabul edeyim, onların da dil, kültür, kendini yönetme hakkını
tanıyayım gibi bir şeyi AKP asla düşünmemiştir. Onun fikir
dağarcığında bu yoktur. Bu net anlaşıldı. Çok pragmatist ve çok
çıkarcı. Tek amacı nedir? İktidarıdır.
- Siz onun iktidarına yönelince mi hırçınlaştı? Bazı yorumlara
göre ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ çıkışı bir dönüm noktası
oldu...
- ‘Seni Başkan yaptırmayacağız’ sözü tartışılır bir sözdür. Ancak
dönüm noktasını böyle ifade etmek doğru olmaz. Esas olarak AKP
iktidarının zihniyeti süreci sonlandırmıştır. Kuşkusuz seçim
akşamı sarf edilen sözler zaten çok daha apolitik, yani ‘ne içte ne
dışta hiçbir biçimde AKP ile bir koalisyona girmeyeceğiz,
desteklemeyeceğiz’ denildi. Yine işte ‘korkmasın; öldürmeyeceğiz,
yargılayacağız’ gibi şeyler. Bunlar da bizim Kürt cephesinin
apolitik, derinlikli olmayan tutumunun dışa yansımasıdır. Aslında
bizim programımız şudur; Türkiye’yi demokratikleştirme
yaklaşımımız şudur; bunlar kabul edilirse biz herkesle koalisyona
açığız diyebilirlerdi. Böylelikle AKP’nin gerçek yüzü daha iyi
anlaşılabilirdi, teşhir olurdu. Biz Hareketin yönetimi olarak buna
müdahale etmedik. Seçimden sonra hemen bu tür şeyler söylendi.
Daha sonra seçim sonrası demokratik güçlerin yaklaşımının nasıl
olacağı konusunu demokratik güçlere bir biçimde ilettik. Ancak
HDP bu süreci iyi idare edemedi. Sakın bu sözlerim öyle
anlaşılmasın. Selahattin arkadaşımız genç bir arkadaş, o kadar
deneyimi yoktur yani. Biz ona daha iyi destek sunabilirdik, zaten
bizim onları yönetme durumumuz yok, ama açılımlarımız,
perspektiflerimiz onları daha doğru yola sevk edici olabilirdi. En
azından hataları düzelten bir tavır gösterebilirdik. Aslında süreç
Kürt sorununun çözümüne ‘çözüm süreci’ operasyonu