Devletin ateşkese yaklaşımı
Karayılan’ın 1 Ekim 2006’da ateşkes kararını açıklamadan he-
men bir gün sonra, 2 Ekim’de dönemin Kara Kuvvetleri Komu-
tanı İlker Başbuğ Van’ın Erciş ilçesine giderek çok sert açıkla-
malarda bulundu. Başbuğ, devletin 30 yıldır gelenek haline
getirdiği ‘son ferdine kadar terörle mücadelemizi sürdüreceğiz’
ifadelerini kullandı. Başbuğ’un bu çıkışı Türk ordusunun tavrını
da gösteriyordu. Devlet yönetimi arasındaki çelişkiler bu şekilde
dışa vurmuştu.
Emre Taner’in Ankara’da Sabri Ok ve DTP yönetimi ile 5-6
defa görüştüğü kuşkusuz askerler tarafından da biliniyordu.
Çünkü Taner, görüşmelerin MGK’da ele alındığı ve ateşkesin
‘çözüm isteyen kanadın elini güçlendireceğini’ söylemişti.
Görüşmelerin birinde Taner ile Kürt heyeti arasında bu du-
rum değerlendirildi. Askerin konuya nasıl baktığı merak konu-
suydu. Yıl 2006’ydı ve askerin onayı olmadan hiçbir gelişme
yaşanmıyordu.
Taner, ateşkes ilan edilirse askerin olumlu yaklaşacağını söy-
lüyor ve hatta İlker Başbug ile bir diyaloğunu şöyle aktarmıştı:
“geçenlerde bir toplantı vesilesiyle koridorda İlker Paşa ile
karşılaştım. Bana ‘hani ateşkes ilan edeceklerdi’ diye sordu.”
Ama Başbuğ ateşkesten bir gün sonra yaptığı açıklamayla
ateşkes kararını boşa düşürmüştü. Fakat gelişmeler çok daha
riskli bir hal almaya devam ediyordu.
Artık adım atma sırası devletteydi. Oysa görüşmelerde vaat
edilen adımlar atılmıyordu. Sanki ‘ateşkes oldu, gerisi mühim
değil’ gibi bir atmosfer hakim oluyordu.
MİT Müsteşarı Emre Taner ile Kürt heyeti arasında ateşkes
kararından sonra bir görüşme daha oldu.
Kürt sorununun çözümüne ‘çözüm süreci’ operasyonu