Aydar ve Adem Uzun yer alıyor.
Türk tarafı da üç kişilik heyetten oluşuyor.
Norveçliler de toplantı salonunda.
Sabri Ok ve Emre Taner, tam bir yıl sonra, bu defa Türkiye’nin
başkenti Ankara’da değil, AB’nin başkenti Brüksel’de karşı
karşıya gelecekler.
Salona girildiğinde ve henüz selamlaşma olmadan karşısında
Sabri Ok’u gören MİT Müsteşarı Emre Taner, ayakta ve par-
mağını sallayarak, “Sabri, 300 bin kişilik ordu sınırda bekliyor.
Söyleyin, güçleriniz geri çekilsin. Yoksa silindir gibi üzerinizden
geçerler” diyor.
Görüşme daha başlamamışken Emre Taner böyle bir tehditle
konuya giriyor.
Ok: Siz bu tehdit için mi buraya geldiniz?
Taner: Evet.
Ok: PKK ordunuzdan, sizden icazet alıp ortaya çıkan bir ha-
reket değil. Senin talimatın üzerine de PKK hareket etmez.
Değil 300 bin, 3 milyonluk ordun da olsa bildiğinizi yapın, eli-
nizden ne geliyorsa yapın. Biz ne yapacağımızı biliyoruz.
Bu kısa gerginlikten sonra Taner, ‘yanlış anladın’ diyerek tar-
tışmayı yumuşatmak istiyor. Karşılıklı tokalaşma başlayınca Ta-
ner, ‘bu gavurların (Norveçliler) önünde bir de öpüşelim’ diyor.
Ama ortam soğuk, görüşme son derece resmi bir şekilde sürüyor.
Taraflar sadece tokalaşmayla yetiniyor.
Taner, önce yanındaki iki kişiyi tanıtıyor. Sağında bulunan ka-
dını ‘yardımcım Ayla’, solundakini ise ‘Yılmaz’ diye tanıtıyor.
‘Ayla’ olarak tanıtılan MİT Müsteşar Yardımcısı, daha sonra çok
farklı bir isim ve görevle görüşmelerin tam ortasında yerini ala-
cak. Kitabın ilerleyen bölümlerinde kendisini biraz daha tanıy-
acağız...
Kısa tanışma ve açılış konuşmasından sonra Norveçliler ara-
dan çıkmak ve tarafları baş başa bırakmak istiyorlar. Norveçlilerin
çıkmasından sonra heyetler arası tartışmalar sürüyor. Yaklaşık
iki saat süren tartışmanın temelinde devletin ateşkes talebi bu-
lunuyor.
Kürt sorununun çözümüne ‘çözüm süreci’ operasyonu