ANNEM
Fincanı aldı iki elinin arasına
bir pazar günü akşamüstü
dudaklarında hafif bir gülümseme
öylece oturup kaldı alacakaranlıkta –Getirdi küçük bir tencereyle
akşam yemeğini beylerin evinden,
yattık ve ben düşündüm beylerin
büyük bir tencereyle yiyeceklerini –Annemdi, ufak tefek, öldü erkenden,
erken ölür çamaşırcı kadınlar çünkü,
titrer ayakları taşıdıkları yükten
ve ağrır ütü yapmaktan başları –Dağ isterse işte çamaşırlar
sinirlerini dinlendirmek için bulutlarla
işte buhar ve hava değiştirmek isterse
çamaşırcı kadın için işte çatı –Görüyorum onu, elinde ütüyle kalakaldı.
İnceydi vücudu kırılacak kadar
daha da ince oldu kırınca sermaye –
çalıştırın kafanızı emekçiler –
Boynu kıvrıldı çamaşır yıkamaktan,
bilemedim ne kadar genç olduğunu,
temiz önlükler kuşanırdı düşlerinde
selâmlardı onu postacı o zaman.