Bu imkansızlık bizi çok kıymetli bir sonuca,
yani eskilerin müsamaha / tolerans dedikleri
HOŞGÖRÜRLÜK'e götürmelidir. Ne inanışta
olursa olsun karşımızdakini hor görmemeli,
bu konuda onun da diğerleri kadar haklı
olabilme şansının var olduğunu kabul
etmeliyiz. Maalesef dinler tarihi bu hoşgö-
rürlükten yoksundur. Haçlı seferleri, İslam
akınları bu yoksunluğun son delillerinden
sadece birkaçıdır.
Don MİGEL UNOMUNO isimli bir İspanyol
alimi yaşlandığı için Madrit üniversitesinden
emekliye ayrılıyordu. İspanyollar isyan
ettiler. Neticede nasıl isterse, nerede isterse,
ne zaman isterse, neyi isterse okutması
kaydı ile hayat boyu üniversitede bırakıldı.
Don MİGEL, Don Kişot' un şu fıkrasını
değerlendirir:
Don Kişot birgün hasmını kovalarken bir
berberin önünden geçer. Bu esnada berber
leğenini dökmektedir. Don Kişot "Bu benim
miğferimdir, ne zaman aldın? " diyerek
leğeni kapar, başına geçirir ve hasmını
kovalamaya devam eder. Sonra döner gelir.
Berber başındaki leğeni Don Kişot'tan ister.