RAMAZAN
Ta çocuklukda mâh-ı gufrânm
şöyle bir levha- i mutahherde
bana mahzûr olurdu timsâli:
İçi samt u sükûn ile mâlî
ulu bir mağbed i münevverde
nazar-ı iltifâtı Mevlâ’nın
mün’atıf sâyegâh-ı minberde
bir vücûd-i nahif ü bîtâbe,
ki darâatle serbehâk-i sücûd;
leb i hâmûşu lerzenâk i dürûd;
öyle, bigâne râhat u hâbe,
bir ümîd-i cinanla perverde;
muttasıl zikreder, ibâdet eder;
bir huşû’ u hulûs u hürmetle
her sücûdunda çeşm-i hakkbîni
sıyırıb perde perde zulmetini
sermedi bir safâ-yi ru’yetle
seyr-i firdevs-i mahremiyyet eder.
63