kalmasın hırpalanmadık bir yer;
her ocak benzesin mezar taşına;
damlar insin yetimlerin başına...
Bu ne vicdângüdâz şenî’a, ne âr?
Yere geç satvetinle ey serdâr!
Her zafer bir harâbe, bir medfen;
ey cihangir, utan şu makbereden
Yıkıl, ey köhne taht-i istiklâl;
zîr'i kahrında inliyor ensâl!
Parçalan, ey şikestefer iklîl,
şu yığınlarla ihtiyâç-ı sefil
hep senin, işte, hep senin eserin!
Göz yaşından yapılma incilerin
görsen artık nasıl yosunlanmış...
Size mâzî ne hissle aldanmış?
Bilsem, ey kargalar ki, âkil-i hün,
her karanlık sizinledir meşhûn.
Fikre artık yeter tahakkümünüz;
yaşanır pek güzel tegallübsüz,
Sizi târih eder himâye, gidin,
- Gece hemrâzıdır hayâdîdin. -
Ve o matmûre i tebâhîde
boğulun... İşte en güzel müjde
mutasevver dühûr-i âtiyeye;
işte hürriyet-i hakıykıyye:
Ne muhârib, ne harb ü istilâ;
ne tasallut, ne saltanat, ne şekâ;