yolundan geçmiyor mu.. Umarım bize bahşetmiş
olduğu bunca nimete hakkıyla şükredenlerden ve
hakkıyla kulluk edenlerden oluruz. Sandalı bıraktık,
dümeni bıraktık, biz dalıp gitmişken suyu yaratan çok
yüce rabbim bu sandalı da o suyun üzerinde
yüzdürüyor. Sen fizik, kimya, matematik ve astronomi
hesaplarına, mantık hesaplarına sarılmaya kalksan da
cebindeki fanilik deliğinden bunların tüm aşikar
ettikleri dökülüp gidiyor aslında.
İleride bu kitabı okumaya devam ettikçe hesap diye bir
şey olmadığının sende farkına varırsın inşallah,
bilmiyorum.. Bu kitabı yazmaya başladığımdan beridir
yaz yaz olmaktan çıktı da kışa meyil verdi. İklime
emredene kurban olayım, binlerce secde edeyim de
şu günahkar kalbim ve bedenim hem zatının
karşısında rezil olmaktan hem de cehennem ateşinde
yanmaktan uzak olsun. Beyin bazen zeminin farkında
olmaz zamanın, farkında olmaz ve hükmettiği bedenin
farkında olmaz. Öyle ki şuur denilen ışık çok karanlık
olan yollarda cılız bir sokak lambası kadar kalır. İşte o
an karşına bir serseri mi çıkar yoksa bir kedi mi çıkar
bilinmez. Haktan uzak kalpler, zikirden uzak kalpler,
tövbe direncinden uzak olduklarından patlamış mısır
gibidirler. Bu nasıl oluyor diyeceksen sabret de sende
sabırsızlıktan patlama.. Şöyle ki o tarif, bu hayırdan
uzak mahlukatların içlerindeki fesatlık ve günah
yüzlerine vurmuştur. Bilmedin mi Hak, sözü Kuran’da
onların yüzlerindeki karanlıktan bahseder ve üstleri
başları kıyafetleri düzgün olsa da kalplerinin
paramparça oluşunu anlatır.
Haydi şu dergahın perdesini açmaya bir izin ver de
zikir halkasına girelim. Hocam yoksa, yüreğimdeki
ümitsizlik beni çok üzüyor, kendimi af kapısından çok