iş çıkmaz bir yol haline dönmez mi? Bilmeyen için
dünya da bir çıkmaz sokak değil midir?..
Aslında yukarıdaki satırlarda sana bu soruyu nasıl
çözeceğinin ip uçlarını da verdim, yeter ki akıl
devesine bin de cahiliyet çölünü aş. Yoksa Kırım’daki
fare zindanında Musul ekmeği yersin, halin ve suretin
farklı aynalarda sana görünür. Bu da seni rahatsız
eder. Hay mübarek.. Şu an derin derin iç çekişimin
neden olduğunu bir tek gayb alemlerinin anahtarları
elinde olan Yüce Rabbim bilir. Bir de ben bilirim.. Bu
‘ben’ kelimesi neleri bir yangın ateşiyle yakmıştır,
neleri söndürüp atmıştır, neleri Nil nehrinde boğmuştur
nerden bileceksin? Zaten günah kuyularının birinde
nefis, birinde bencillik, birinde hırs, birinde yalan,
birinde kıskançlık vardır. Gerçi bu kuyuların sayısı o
kadar çoktur ki sayısını Hak Teala bilir. Biz dönelim
Fakirullah hocamın girdiği kuyu meselesine.. Mübarek
bir ramazan gecesi evine ya da sohbet edeceği bir
ortama doğru giderken, o yol üzerinde olan bir kuyuya
girmiş. Fakat cezbe sahilleri kendisine görününce,
kuyuda olduğunu unutarak seyr-i muhabbete dalmış
gitmiştir. O anda gözleri neler gördü, gönlü hangi
alemlere yelken açtı El Vedud bilir.. Kuyu dışında
olanlar mübarek hocamızı bu halde görünce dışardan
seslenip yardım etmek istemişlerse de mübarek
kendisine seslenenleri duymamış ve o güzel halde
kuyu içerisinde olmaya devam etmiştir.
Adını bilmediğim bu kelimeleri okuyan bedene
bürünmüş ruh, Hz Yusuf’ u düşünsene. O da bir
kuyuya atılmıştı. Kardeşleri tarafından kaderine terk
edilmişti ama sonunda Mısır’daki hazinelerin başına
vezir edilmişti. Kimin kuyuda kimin zindanda kiminde
sarayda olduğunun gerçek resmini sen ben bilemeyiz.