meydanda yardımcımız olsun, yoksa halimiz çok zor
olacak.
Bir çok abdal görmüşsündür belki de ama yanlarından
hiç umursamadan geçip gitmişsindir. Çok meşhur bir
söz vardır; altının değerini en iyi sarraflar bilir. Zaten
şu yaşadığımız zamana ibret gözüyle baksan sadece et
elbisesi giymiş nefisler görürdün. Belki de içlerinde
doğru yola gelecek birkaç masum olmuş olsa da lain,
lanetli şeytan onları da avlar. Hem de ne avlamak..
Acımasızca, riyakarca binlerce kokuşmuş oyunlarla bir
çırpıda aciz bacaklarını zevk kamcısıyla yerden keser
de gözünü zebanilerin arasında cehennemde açarsın.
O halde de çare bitmiş, iş tamam olmuştur. Hz Adem
ve Havva annemizden bu yana geçen zamana bakacak
olursak, Habil ve Kabil’in olayından sonra akla
gelmeyecek milyonlarca cinayetler, savaşlar,
hırsızlıklar, zinalar ve yalanlar, arkadan hançerlemeler
olmuştur.
Bu çağa kadar yaşamış tüm kavimler bu imtihanlardan
geçmişlerdir ve helak olanlar sönüp gidiverenler Hak
emriyle dirilip hesap verecekleri o günü
beklemektedirler. Bunları anlatmamdaki asıl gayem,
ibret kitabının sayfalarını tekrar gözden geçirtmek
içindir. Af kapıları inşallah hepimiz için açık olur da o
kapıdan içeriye girip kurtuluruz. Bu duaya ‘amin, amin’
de! Hizmet erkanı edep ve istikrar ister, sevgi ister,
nakış nakış işlemek ister ki hizmet edilen aslında hak
dostlarıymış gibi görünse de asıl amaç kişinin kendi
nefsini yenme olayıdır.
Şimdi burada sana öyle bir nefis mücadelesi
anlatacağım ki sen de ben de bu savaş karşısında