Bazı kişiler vardır ki hayatları boyunca hiçbir kalp
titremesi olmadan yaşar giderler ve buna da ihtiyaç
bile duymazlar. Onlar için sadece tattıkları zevkler ve
yaşadıkları refah dolu hayatları vardır ama kendini
düzeltmeye adamış kişi derhal silkinir ve tövbe ipine
sımsıkı tutunmaya gayret eder. Asılı olduğu o çok derin
çukurdan kurtulmaya çabalar. Hocam demiştir ki nefis
terbiyesinde en önde olan dört ata hakkıyla binmeyi
başaranlar, o şehrin ruhlarıyla görüşürler. O ruhlar
onları ziyarete gelir ve de yalnızlık içindeki yalnızlığı
bulurlar ki bu da en büyük hediyedir. Yalnızlık içindeki
yalnızlığı senin nefsin ölçmeye yeter mi acaba? Sen de
iyi bilirsin ki gidemediğin yol için anlatımda bulunman,
uçamadığın bir gökyüzüne şiir yazmaya benzer. Hepsi
sadece senin hayal gücünden ibaret bir mağaradır.
Can içindeki canı ara, an içindeki anı ara, muhabbet
bülbüllerinin konağını ara ki sende bir hayret meydana
gelsin, güzel haller meydana gelsin.. Şuurun tam
tekamül etsin, vesvese ve şüphe ağlarında sarılıp
kalma..
Hayal gücünü bazen sen yönlendiremezsin ama kendin
düşünüyormuş gibi sanırsın. Bu ıssız saray olan
dünyayı ,dünya seni terk etmeden hayat seni terk
etmeden sen ondan önce terk et ve Kasım ayından
Mayıs ayına çık. Oradaki bahar çiçeklerini gör, bir de
unutmayacağın bir söz aklında olsun. Şu kıyamet bela
ve afetleri sözü çok önemlidir. Sen bundan kendi
bakışınla ne anlarsın bilmem ama ben sana kendi
anladığımı anlatayım.. Şeytanın tam ve tekmil bütün
yardımcılarını bütün oyunlarını her yerde sahneye
koymasıdır. Sana öyle akıl almaz kitaplar, teoriler ve
fikirlerle gelirler ki aklını ele aldılar mı kuyruğu sıkışmış
maymuna dönersin. Hem maddi baskıları vardır hem
de manevi baskıları vardır. İçe doğru indikçe daha çok