Hatta öyle anlar geldi ki yürüyen çok cesetle
arkadaşlık ettik. Çocukluğumu hatırlıyorum. Ezanlar
beni öyle etkilerdi ki tüylerim ürperirdi. Bizim gam
haneye yakın bir cami vardı. Caferiye Camii’ si Hayya-
les Salah bu çeşmelerden su içerken sadece ağzına su
mu alıyorsun yoksa elini mi suya dokunduruyorsun ve
ya midene bir sıvımı dolduruyorsun.. Hararetin
artmışta kana kana gerçekten su niyetiyle mi
içiyorsun. Bunu anlamak için çok labirentlerde deney
faresi olduk. Çok sahte sevgili ve sahte dostlarla
muhabbeti seraplarda sabahladık. Sabah olunca da
anladık ki yokluktaki yalnızlıktan doğan güneş fırsatı
ikbal zeminini yedi renge bürümüş de bizim haberimiz
bile olmadan uyumuş gitmişiz.
Sana bu kitapta çok sırlardan bahsedeceğim eğer
sabreder, bizimle beraber halvet olmaya devam
edersen.. Belki de aklın sınırlarını çok zorlayacağız.
Zaten deliler-veliler bu meydanda çoktan aynı masada
bardakla sürahi oluvermişler. Bir ateş yak ama o ateş
seni yakmasın ve o ateşin kıvılcımlarına bak her
kıvılcımda başka bir feryat başka bir figan var. Hele de
yetmiş su yıkanmış olmasaydı da görseydin deve
büyülüğündeki sıçrayan kıvılcımları.. Evet madde
aleminde değil mana alemine doğru bir hasret oluştu..
Şu fani gönülde farklı farklı kapıları çaldık. Farklı farklı
cevaplar aldık. Bu verilen cevapların hangisi bizi en
kestirme yoldan (Sübhan’)c.c a götürür diye merak
ederken, sır kapısındaki yazıyı okudum. Bu yazıyı
ilerde paylaşmak istiyorum. Şimdi açıklarsam erken
öten horoz gibi gece pilavımızı yerler. En başta bu
manevi yollara girmede pek bilinçli bir halde olmasak
ta sonradan öğrenmiş bulundum ki her şey bir
saniyede olup bitiyor. Bu durumda dervişlerin şarabı
içmeyene ağır geliyor. Çünkü nefsani bir güçle yapılan
her hareket sonundaki pişmanlıkla çoktan