özellikle dünya hevesinde çok güzel bir can simidi
vazifesi yapıyor, ama öbür aşka gelince sınır mı var?
Ey gonca i berzah Etrafımızda bu denli çok renk ve
çok halli tablolar olmasa belki de imtihanın zorluğu
olmayacaktı. Öyle ya, sen madem ki dünya bahçesinde
oynayan bir çocuksun ve bu aldatış resmi seni oyalıyor,
nefsine hoş geliyor, imtihan da ona göre zorlaşıyor. Bu
dünyanın yaratılışından beri ağzı ölü eti kokan kadın ya
da erkeklerden, yedi çember bizi uzak eyle ey
Rabbim. Çünkü bir ateş çukurunun içine düşmek an
meselesi, ama bunu bizim cahil aklımız hiç idrak
etmiyor. Kuşluk vakti edilen hayır dualarındaki zemzem
tadına ermek için vaktin sınırlarını sabrın sınırsızlığıyla
değişmedikçe, bu acele ediş bu dörtnala koşuş insana
kabir azabı getirmez mi? Çok, çok basit.. Dünya
süslerine aldanıp ta nice kavimler helak deresine
düşmedi mi? Yok olup hiç olup gitmediler mi?
Ne diye ders alacağına direnip duruyorsun? Ne diye
gafletten silkineceğine ha bire domuzlar gibi çamurlar
içinde didinip duruyorsun? Karlı bir ormanda çok sık
ağaçlarla kaplı patika yollarda her an karşına nasıl bir
aç kurt çıkması tehlikesi varsa bu yaşadığın şehirlerde
de karşına zehirli şeytanların çıkması da vardır. Hem
onlar o kurtlarda daha da zalim daha da vahşice..
Senin her şeyine hiç bir sınır gözetmeksizin saldırıp
parçalarlar. Biraz yükü hafifletelim de, bu yazılarımızı
taşımaya çalışan beyinler yorulup ta küçük bir yokuşta
silkinip atmasınlar çocuklara. Arada biraz Şam tatlısı
da vermek lazım ki kavrayışları tazelensin de
eşeğinkinden değil filin omuzlarından şu sahraya
baksınlar. Az ya da çok nefret ettirmektense
sevindirmek ya da sevdirmek elzem yaraya sürülmüş
lokman ilacına benzer. Hasta bilmez ki o yarasına iyi
gelen ilaç dağlardaki hangi zehirli otların karışımından
yapılmış da ona ilaç gibi geliyor. Sizi çeken, sadece