bir gün pusulanı şaşırıp dev dalgaların yükseldiği
kayalıklara çarpar gidersin.
İşte şu kalbimdeki sırları anlatan kitap taa baştan beri
söylemek istediğim şey; yokluk, fakirlik ve dervişlik..
Öyle bir teknede öyle hassas bir kıvamla karışıp bir
araya gelmişler ki çıkan sonuç hem akla hem ruha
hem de sırra yakışmış. Şimdi bir tane hurma getir
yiyelim de esas hikayeye girelim.. Seni epeyce
terkimde dolaştırdım ama sen benim kusuruma
bakma, çünkü birdenbire sıcacık yatağındayken buz
gibi bir nehre seni atmak istemedim. Maazallah sende
donardın fikrinde donardı. Zaten dergahlarda yeni
gelen talebelere bol bol abdest aldırırlar. Bu tarafta
biraz da sözden ayrılıp başka şeylerden bahsetmek
istiyorum. Bu olay sanki dolunayın önüne geçen bir
bulut gibi sırdan ayrı gözlere görünmemekte..
Yağmurlu akşamlarda patika yollarda yürürken ayağına
diken batmasın diye şimşeğin çakmasını beklersen bu
hal seni tam manasıyla zarardan uzaklaştırmaz. İşte
sırdaki muhabbete yakınlık peydah olunca çok
sebepler seni yola sokmaya başlar. Başındaki güneşe
karşı siper etmek istediğin çul o ışığa dayanamaz ki..
Kötü olan meyil ettiği yolda ne duruma düştüğünü ya
da ne durumlara düşebileceğini akıl etmediği gibi
amacı sadece zarar vermekten ibarettir. Yüce rabbim
bizi bilinir ve bilinmeyen her türlü şerden muhafaza
eylesin.
Ey muhabbetini sevdiğim dost.. Eskiden birbirimize
yabancıyken şimdi muhabbet bağlarından güller
dermeye başladık. Akıl fikir şaşıyor, bu inceden inceye
olan işlere.. Bizim dilimize de elhamdülillah demek