düşer.. Çok şükür. Aklım hep daha ileriye gitmek istese
de ten elbisesi hızlı yol almaya çare vermiyor. Biraz
hızlansan elinin ipe sürtünmesi gibi yakmaya başlıyor.
Bir de üstüne nefis teknesini koyarsak işimiz zor.. Gel
ey sadık dillerin sadıkane sohbetlerinde kandil olmuş
göz.. Gel ey ruhu kirletilmemiş söz.. Gel ey ciğerimi
pare pare eyleyen sırdaki köz.. Gel gel de akıl kuşum
ha uçtu ha uçacak ama yinede gafil gözlerim az da
olsa dünya rüyasından uyanmak üzere.. Beni yine
heyecanlandırdın. Sanki padişahın bahçesindeki
güllerin kokusu gelmeye başladı. Eyvah bu günahkar
burun bu kokulara layık mı? Sen terki dünya terki nefis
terki günah etmezsen seni nelerin terk edeceğini
düşün, bu sermayenden zarar etmene benzemez.
Çünkü kim dolunayı üzüm sepetine sığdırabilir ki?
Şayet elini hiza eden çocuk değilse sen o hizadan
güneşe de bakarsın aya da. Girdabı aşkın elinden
oldum gönüllü fedai, maksad bulmak olunca hüdai..
Geçti canım serdengeçlerin içinden, dörtnala gördüm
manayı. Hiç bir eğitim yoktur ki sonunda terk edilecek
olmasın. Hangi dalda olursa olsun, akıl ve beyin
ihtiyarlık mevsimine doğru yavaş yavaş yürümeye
başlayınca, elindeki hızlı anlayış seni terk etmeye
başlar. Hatta inceden inceye anladığın üzerinde fikirler
yürüttüğün vakıalar bile sana yabancı kalmaya başlar.
Hatta etraftaki fiziksel hareketlerden bile yüzde altmış
haberdar olmaya başlarsın. Bu Babil’ de ki sihirden
değildir, düpedüz vücut ikliminin almış olduğu
emirdendir. Yani yaradılışının baş aşağı olması ile
alakalıdır. Fakat namaz bitmeyen bir eğitimdir. Bu nasıl
oluyor deme eğitimden anladığın ne ki? Söyle bana
tatbikatsız eğitim olur mu a acz bağlarının rüzgarı..
İşte yaşlı ya da genç her nefsin eğitimi de bu kamet
sahrasındaki tatbikatlardan geçer.. Çünkü nefis ya da
beden sınırı ne olursa olsun görüşsel ve işlevsel