SURETİL ANKA ( GÖKHAN IŞIKLI )

(GÖKHAN IŞIKLI) #1

hale gelir. Neyse binadan içeriye biraz korkak adımlarla
girdi. Az ilerde bir mezar vardı ve mezarın taşında da
şu beyit yazmaktaydı; hangi güzel yüz ki toprak
olmadı hangi güzel göz ki yere akmadı. Bu sözleri
okudu ama fikren sabitlenmiş olduğundan tarif edilen
merdivene doğru hamle yaptı. Bu arada korku iğnesi
de onu bir yandan dürttüğünden, mendilini çıkarttı.
Yerden aldığı bir tahta parçasına onu sardı ve meşale
yaparak onu yaktı. Etraf aydınlanınca hızlı hızlı
merdivenlerden aşağıya inmeye başladı. İçinden
zengin oldun diye usul usul bağırıyordu. Bu arada
benim çayım bitti zahmet olmazsa bir tazelesen,
biliyorsun söz su ile birleşince kulaktan içeriye daha
güzel şekilde akmaya başlar. Merdivenin sonunda bir
dehliz belirmişti ama içerisi öyle koyu bir karanlıktı ki o
tuttuğu meşale bile cılız bir yıldız gibi kalıyordu. Son
bir gayretle dehlizden içeriye doğru girdi, tarifteki gibi
dehlizin zeminine eğilerek o taş kapağı ellerinin
yordamıyla aramaya başladı. Sonunda feryadı bastı;
buldum, buldum.. Gerçekten de taş kapak ellerinin
altındaydı, hemen beline koyduğu keserle taşın
etrafını eşmeye başladı. Taşı kaldırıp çukura doğru
ateşi tutunca az kalsın gözleri kör olacaktı. Hazine tam
karşısında ışıl ışıl ona göz kırpıyordu. Bir an kalbi
duracak gibi oldu. Kendini toparlayarak heybesine
avuç avuç doldurmaya başladı. Ama o arada tuhaf bir
şey olmuştu. Sanki midesinde çok acı veren bir şey
hareket ediyordu.. Herhalde heyecandan olacak diye
düşünüp önemsemedi. İki heybe de artık ağzına kadar
dolmuş, taşmak üzereydi. Kalktı, koşar adım
merdivenleri çıkmaya başladı. Nihayet ışığa
kavuşmuştu. Binadan dışarı çıkınca yine susadığını fark
edip, gölden kana kana su içti. Dağdan aşağı inerek
atına binip yola koyuldu. Ama karnındaki ağrı da iyice
artmıştı. Bu ağrı neden diye düşünürken ona hazineyi
tarif eden kişinin köyüne de giderek yaklaşıyordu.

Free download pdf