Bak beni hangi bohçaları açmaya mecbur ettin. İyi mi
oldu kötümü oldu sen kendi aklına sor. Ben biraz
rüzgara halı serip uçmak istiyorum. Gidişi bir aylık,
gelişi bir aylık olan yoldaki yolcuyu görmek için acelem
var beni tutma. Aslında imar edilmiş her şehir içinde
yaşayan insanların hal ve hareketlerini yansıtır, çünkü
onların zevkleri bakış açıları maddi güçleridir ortaya
çıkan. Bir de o memleketin tenha garibanlarının
yaşadıkları evlere uğra. İşte o zaman göreceksin ki
zenginlerin kulaklarını tıkadıkları ne feryatlar var..
Onlar bu garibanların feryatlarına ne kadar kulaklarını
tıkarlarsa tıkasınlar, o çoktan dergahı ilahiye ulaşmıştır.
Zaten insanın başına gelen bir sürü felaket hep kendi
yaşamıyla alakalı değil mi? Dünya coğrafyası üzerinde
yaşayan her memleket halkı biraz da yaşadıkları
çevreninde etkisi altında kalmışlardır. Yedikleri
yiyecekler, iklim şartları, rakım yüksekliği, örf adet
gelenek ve batıl inançlar bunların hepsi onlarda izler
bırakmıştır. Örneğin geçimini balıkçılıkla sürdüren,
denizle haşir neşir olan kişiler ile çölde yaşayan ve
geçimini keçi ve bunun gibi o iklime uygun hayvanları
güderek yaşayan bir çobandan farklıdır. Tamam bunu
biz de biliyoruz diyorsun ama işin içinde bilmediğin çok
şeyler var. Onları anlatayım istersen.. Ama sen
sabretmezsen ben de bu bal kovanından sana çok az
hatta bir tadımlık bal verebilirim. Düşünsene denizi
görenle devamlı çölü gören bir midir? Yani daha açık
konuşacak olursak mekan zemin insanı zorlar, bazı
yönlerini sert bazı yönlerini mülayim yapar. Birisi
dalgalar karşı tedbir alırken diğeri kum rüzgarıyla baş
başadır. Görünüşte birinde su vardır içemez, diğerinde
su vardır az kullanmak zorundadır. İşte bu kamil bir
düşünce eleğinden geçmeye başladığında çölden
denize bir yol açılır. Bu iki şahısın dikkatleri de rızıkları
da farklı yönlere döndürülmüştür. Biri çölü bilmez, biri