başıboş dolandıktan sonra olduğu yere çakılır, kalır.
Hem kendini hem de sahibini rezili rüsvay eder.
Şimdi bu dar bakış penceresinde demek ki yalanın
kendisi nasıl rezil olur bak, leylek kanatlım.. Yalan
tasvir olunca mana fırınına gelir. Bu yalan aslında onu
sana söyletmeye heves ettiren ekibin işidir. Bu ekip de
ehli cin ehli şeytan ne dersen de işte oda sonu ateş
olan bir rezillik içine düşmüştür. Vaktaki beyin o kadar
yalan söylemeye alışır ki gerçek ile yalanın yol ayrımı
an gelir karışır gider. Bu da seni Hayadan ve imandan
uzaklaştırır. Zaten sana bu halleri çok küçük şeylermiş
gibi gösterirler ki büyük günahlara gireceğin zaman
yadırgamayasın.
İşte bizde bu elayı bela ile yolumuza devam
ediyorduk. O bize bir sıkıntı gülü ile gelmişti, biz ise
ona esma bülbülü ile gidiyorduk. Bu iki niyetle art
niyet karşılaşınca o kendi silahına sarıldı, ben de kendi
silahıma sarıldım. Yani bir zamanlar mağruriyet
saraylarındaki kral Harun İle beraberdi. Onun gönlü
olsun bakalım.. Neyse sonu başlangıçmış say.. Bu
hallerde gezer iken onun bakış yordamında biz bir pire
idik. Sonra ayrılmak istemediği bir kul olduk. Fakat
gönül kristali bir kez çatlak verdi mi onu hangi
yapıştırıcı ile yapıştıracaksın ki? Olmadı olmadı.. İş
sonunda haregül seviyesine gelerek bizi ayırdı.
Bu sır kitabında bu meseleye neden yer verdim biliyor
musun? Onun da gözlerinin bu kitapta nasibi olacak. O
yüzden o bu satırları okurken belki bakışlarından bir
damla şu satırlarım üzerine düşer de ben de böylelikle
hasret devini geçip ol yüzünü görebilirim. Hadi kalk,
şimdi ikindi vaktidir, secde vaktidir. Yine tembellik