seni, tozlu meydanlarda avlamadan sen onu secde
okuyla yarala ki yarın ekberi mahşerde bir yudum
cennet şarabından nasibin olsun.
Çok gamdan bahsettik biraz da andan bahsedelim mi?
El Batın ismi şerifi ile gece gündüz meşgul olup dilde
suskunluktan zikre geçtiğimde şu hayret verici işlerle
karşılaştım. Sadece Evliya Çelebi’nin seyahatnamesi
olur sanma.. Gönüllerde çıkılan ne seyahatler var. İşte
bu seyahatlerden biri de bize nasip olmuş idi. Bu güzel
esma zikrini büyük bir gayret ile söylemeye tesbih
etmeye devam ediyordum. Öyle ki güzel kokuları da
koklamaya başlayınca şevkim daha artmaya
başlamıştı. Bir gün şeyhimin kalbinin dışarıya kadar
çıkarak, lailaheillallah dediğini gördüm. Bu beni çok
daha latif heyecanlara itti ki her anımda bu zikri
devam ettirmek istiyordum. Ve yaptım da..
Kardeş bu yolda yolculuk niyetin varsa, sana
söyleyeceğim tek şey şudur. Samimiyet, samimiyet,
samimiyet.. Bu olmadan biletin kısa bir yolculuk için
kesilmiş olur ki, bu ümit kırıcı olur. Sağlam bir iman,
namaz, sabır, samimiyet ve dil ile yada kalp ile yapılan
zikir.. Ben o çok sıkıntılı anlarımı her şeye derman olan
Kuran ile atlattım. Zaten köprüden anlayış kıyısına
geçince işin ne kadar lezzetli olduğunu bir kez daha
fark ediyorsun. Ne güzel değil mi? Ben artık kısmet
gemisine yolcu oldum. Biliyorum ki herhangi bir kıyıya
adım atmak benim irademin dışında emri ilahinin
buyurması ve emretmesi iledir. Çok zor olacağını
sandığımız işlere bak. Kolaylık rüzgarı esince her şey
değişebiliyor. Karar vermek için acele etme, çünkü gül
bahçesi görünen ne bataklıklar vardır. Bunlara adım
attığında kendini çıkılmaz işler içerisinde bulabilirsin. O
yüzden dikkatli ol! Ama şu sevginin ve aşkın ateşi yok