olup gitmiştir. Oraya bir tek halis ve samimi ibadetler,
dualar ulaşır. Uyan, uyan da kulakları sağır eden o ses
günü gelmeden Kuran’daki emirlere sığınalım.
Adem Aleyhisselamdan bu yana gelen bütün kavimler
ve insanlar birçok olaylardan imtihanlardan geçmişler.
Hatta bu peygamberler, onlara Hakk’ın izniyle büyük
mucizeler bile göstermişlerdir. Vaktaki o mucizeleri
gözleriyle gördükleri halde kalpleri yine iman etmemiş,
yüzlerini çevirip gitmişler. Bu bir sihirdir demişlerdir.
Her gözü görür mü sandın, ya da her kulağı duyar, her
kalbi anlayışlı olur mu sandın? Demek ki böyle
değilmiş.. Bu inkarları yüzünden çok belalara uğrasalar
da ta ki yok olacakları azap gelinceye inkarlarında
diretmişlerdir. O asırlarda da insanları kandırmak
niyetinde olan birçok şeytan kılıklı tilkiler etrafta dönüp
durmuşlardır. Bunların ellerinde hiçbir güç olmadığı
halde bunları bu yola sevk eden şeyi anlamışsındır, güç
ve servet edinebilmek..
İmdi şuradan anla ki herkesin olayları kavrayışı
anlayışı çok farklıdır, tepki verme şekilleri de farklıdır.
Bu da zamanın suret üzerinden geçerken farklı
parçalara bölünerek, kişinin algılama kapasitesi
üzerindeki etkisinin yansımasıdır. Herkesin dilinde olan
‘şey’ kelimesini hiç düşündün mü, bu dilden dile
dolaşan şey ne anlama geliyor? İşte dilin, fikrin,
hareketin duraksadığı yerlerde anlarda bu kelime
dolgu harcı yerine geçer. Karşındakine ne söyleyeceğini
düşünürken duraksamaların da ‘şey’ dersin. Ya da
benzeri durumlarda bu ‘şey’ konulduğu kelimenin
anlamına göre şekil değiştirir. Elastiki bir hali vardır,
bazı insanlar da böyledir. Menfaatleri uğruna şekil
değiştirip dururlar. İşte kalpleri dönek insanlar bu
haldedirler, sonucunda yine boyun eğdikleri şeytanlar