paralelinden ayrılarak zevkin isteklerine göre eğim
verir. Bunu da insan bilinçli olarak yapar. Her icad, onu
icad edenin ruh hızını yansıtır, sahibini anlatır. Boyutu
çok çok maddi ise kullanımı da ona paralel olarak
çoktur. Fakat müşahade ilimi, bazen ilim adamıyla ilim
arasındaki koyu yalnızlıkta ortaya çıkar.
İşte bu yalnızlık, kişinin kendini alem içerisinde en net
görme yeridir. Çünkü seni türlü gafletlerle oyalayan
dostların, dünya meşgaleleri, geçim derdi, nefis, dert,
neşe burada önemini yitirmiştir. Sadece ilmin hayret
makamına ulaşmasındaki güzellik vardır. Bu ilim şöyle
bir ilimdir. Kaynağı Kuran, hadis ve ibadettir.
Beslenmesi tefekkür icraatı, doğruluk hedefi hak
rızasıdır. Aklı tam olan imanı da tam yaşar. Tamamen
maddi kaynakla beslenen her şey, üç basamak
merdiven bile değildir. Sadece kısa bir çıkış sağlar ki o
da sana bu dünyada bir vakit geçirme sağlar. Kuran
her ayetinde başka bir gerçeği, başka bir kurtuluşu,
başka bir doğruluğu delilleriyle gösterir, anlatır. Örnek
verir ve sana yolun nurlu olanını, hak olanını,
geçmişteki kavimlerin başlarına gelenleri örnek
göstererek sahabenin sabrını anlatarak işaretler,
sunar.
Aklın doğruya, iyiliğe, güzele, imana çalışmadıktan
sonra senin imansız bir şeytandan ne farkın kalır ki?
Meclisler içinde Hak anıldığı zaman değer kazanırsın.
‘insan’ kelimesinin manası İbn-i Arabi hocamın
bildirdiğine göre ( göz bebeği ) manasına geliyor. Sen
buradan anlayacağını anladınsa ne mutlu.. Konuşanlar
konuştu, susanlar sustu, herkes kendi vicdan
mahkemesindeki hakimin verdiği kararla hareket eder.
Mutlu ya da mutsuz oluşun doğru ya da eğri oluşun,
imanlı yada imansız oluşun birbirinden çok ayrı yollar