sahibi ancak El Kadirdir. Daha anlamak için ne kadar
anlayış kuşunun başına yapması gerekiyor.. Sen deve
kuşu da değilsin ki başını kuma soktu da duymuyor,
görmüyor diyelim. Şekiller, suretler karar ve niyetleri
etkiler. Sen başka bir yöne doğru meyil vermişken
hayatının baharında gider bir kör kuyuda manasızca
kaybolursun. Kuyu dedim de aklıma iki kuyu geldi. Biri
Hz Yusuf’un atıldığı kuyu, biri de Fakirullah hocamın
girdiği kuyu.. Bak bir de böyle kuyular var. Hayra
kapısı açılan, zikre kapısı açılan kuyular bu gibi çok
değerli zatların ki biri peygamber biri de evliyaullahtan
münevver kişilerdir. İçlerinde bulundukları o güzel
kokulu hayret denizleri, işte bizim bunca zamandan
beri anlatmaya çalıştığımız esrarı Zikrullah’ ın tam
ortasıdır.
Esrarı Zikrullah gözdeki kalpten gelen samimi iki
damlanın içindedir demiştik daha önceki
mevzularımızda. Sen bu tarafa doğru koş. Bu gah
zemzem kuyusuna doğru olur gah Kâbe tarafına..
Hepsi de o nurun içindedir. Zahmet çekmek hele bu
yolda ise imansızca tembellikten hiç mukayese
edilemeyecek kadar üstündür. Hikmetlidir, tüm dünya
zevklerini bir keseye koysan bu zikri de bir keseye
koysan hiç tereddüt etmeden hakkı zikir derim.
Buradaki hal etten, çürük yenden, kokuşmuştan ve
günahtan kaçma halidir. Senin en sevdiğin kul ölünce
kefenine dahi el süremez duruma gelirisin, kokusu
seni uzağa iter. Hele kabre inme vakti geldi mi bu iş
bitsin de buradan hemen uzaklaşayım der, kaçar
gidersin fakat ne kadar kaçabileceksin ki?
Her haşrin evvelinde ölüm kıyameti vardır. İşi inceden
inceye düşünebilenle bu küçük kıyamet gelmeden
önce nefs canavarını terbiye etme yollarına