Sana içinden seslenen ses demiştim. Bu sesi kulağın
duymaz ama gönlün, kalbin hisseder. Sen de o sese
boyun eğdiğinde iki kapıdan birine girersin. Gözüm göz
olmaktan çıktığından beridir senin de yüzün sima
olmaktan çıktı. Bu bakışla sana baktığımda eğersiz ata
binmiş gibi teori bataklıklarından uzaklaşıp gerçek yere
doğru dört nala koşuyorum. Elimde kamçı yerine gül
var, dilimde günahkar söz yerine zikir var, kalbimde
dünya yerine ahir var. Kulaklarıma gelen ses ise
senden benden uzak olmayan çok yakın olanın emriyle
inen Kuran-ı Azimüşşan’ın ayetleri var.. Yiyeceğim
içeceğim hepsi geride kaldı, korkum materyal kaybı
değil, Hak korkusudur. İçmenin yemenin hallerinden
heybemdeki kırıntılar bitince bahsederiz. Ey kalbi güzel
dost.. Adam olmaya meyilli yürek harekete her
bakışında çok deliller görür, bunları gördükten sonra
hayatının bir de tam baş köşesine hayırlar ibretini
eklerse bu iş tepsideki baklava gibi tadından yenmez.
E üstad artık bu lezzete alışmış. Kişi gider de çamur,
bakır yemeye kalkar mı? Hiç zannetmem..
Tüm bunları anlattın da sıra şu şanı Yüce Rabbime
secde eden gölgelere gelmedi mi? Yürekten bir derin
nefes almak lazım. O nefes senin burun deliklerinden
geçerken ciğerlerine doğru bir yol tutar da bundan
kanındaki zerreler beynindeki hücreler de nasibini alır.
Bu muazzam cismaniyeti yaradan El Hak cc sana
oksijenden nasip keserse ortada nefes alamamaktan
büyümüş gözlerin kalır. Her şeyin yapımında bir yol
olduğu üzere, güzel kokuların insanı kendine çeken
hoş sohbetlerin kaynağında aslında akılı akıl yapan
kendinin farkına varma,huzura erme arayışı vardır.
Nasıl ki kalbin bir huzursuzluğa uğradığında sen bunu
bitirmek için gece gündüz bir yol arar durursun, hatta
bu müsibetten kurtulmak adına kendine zarar verecek
şeyler bile yapabilirsin. Bu sıkıntıyı ya da işlediği