kalp alemidir yetmiş bin sır alemi içine sığmıştır. Ve ilk başta kötü olan tövbe etmedikçe sonda da
kötü olarak son buldu akıl ancak gerçek ve has iman ile gerçek akıl olarak vazife yapar kalbinde
gönlünde iman yer etmemiş bir akıl delilerden bile daha deli cismaniyet olarak ise mezardaki
ölüden daha ölüdür onun nefsi aklı kalbi ve gönlü yerine geçmiş olup idare ve kumandayı
görünüşte kendi ama gizli alemde ise şeytan tarafından yönetilen gün be gün cehennem ateşine
çekilen günahlara çekilen idarksiz zevk ve neftsen ibaret bir kukla haline dönmüştür artık şeytan
ve avanesi onu istediği görevde kullanabilir hatta o kuklaları vasıtası ile günaha sokmak
sapıttırmak istedikleri kişileri bu kişi vasıtası ile saptırmaya günaha sokmaya çalışabilirler işte
buradan anlıyoruz ki iman ve ibadet ve tövbe sonsuz bir rahmetin merhametin güzellikleri
bizlere açıyor bu açıldığında sırlarda başlıyor ey kokusu nefsinden dolayı at ahırına benzeyen kişi
anladınmı? Neyse biz aşığa ve haramilerin reisi ile olan macerasına gelelim aşık serbest
bırakaılacağını duymuş sevinçlerin her türlüsüne gark olmuş bununla beraber aşık olduğu o
prensesi serbet kalıp arayacağı içinde ayrıca bir mutlu olmuştu ama son hüsranmı yoksa neşemi
bilmeden. Sabaha kadar uyuyamadı ya vazgeçerse ya vazgeçerse diye diye içini vesvese kemirdi
durdu halbuki kaderde sana gelecek olanı ve senden gidecek olanı asla değiştiremezsin emir
senin elinde değilken irade senin elinde değilken kaderi değiştirme ve şekil verme senin elinde
değilken senin aklına fikrine gelip gidenler ancak lain şeytanın kirli vesveselerinden başka ne
olabilirki dışı süslü içi puslu can. mum eridi güneş doğdu ve aşık uykusuz gözler ile sabahı sabah
etti gafil hozor bir hırs ötüşü ile ötüp kendi avanesine nice nefsani haberler vererek sabahı ilan
etti oysa güneş yüce rahmana secde etmeden doğmak için izin istemeden kim ışığın kutlu
aydınlığına ulaşabilirdi ama bu her sabah güneşin doğuşuna alışmış gafile bakkaldan ekmek
alamak gibi doğal gelir zaten o da çok yemek ve çok tatlı yiyip nefsini kızıştırmaktan başka
hünere sahip olamaz aşık artık kalp atışlarının hızına ve içindeki heycana amani olamıyordu bir
ana önce haramilerin reisinin gelip onu serbest bırakmasını istiyordu ancak saatler geçmiş vakit
öğlen olmuş henüz daha hiç kimse aşığın olduğu mekana ayak basmamıştı ayak basmayı bırak
sanki bugün rüzgar esmiyor kuşlar uçmuyor dal kıpırdamıyordu biraz daha vakit geçtikten sonra
kapı açıldı haramilerin reisi içeri girdi aşık ile göz göze geldiler ve aşık hadi bırak beni dercesine
ona bakıyordu ancak birkaç saniye sonra haramizadenin bakışlarındaki hinliyi çözebildi ve içine
garip bir sıkıntıdır çöktü eyvah dedi eyvah acaba yine ne olacak çünkü çok yorulmuş tükenmiş
bitmiş bir haldeydi bunun tam aksine haramilerin reisi neşeli şen şakrak bir halde konuşmaya
başladı ee aşık bugün esaretten kurtulup serbest kalma günün ancak tek bir şartla elini
göstererek bu nedir bilirmisin dedi aşık olayı anlayamamanın şaşakınlığı ile haraminin ellerine
baktı ve gördüğü epeyce uzun ve kalın bir urgandı evet biliyorum dedi sıradan bir urgan harami
hemen atılarak sinirli bir sesle o sıradan bir urgan ama yapacağı iş çok önemli çoook önemli diye
gülmeye başladı ve devam etti seni bırakacağı söyledim ve öylede yapacağım ancak bana periler
mağarasındaki aynayı getireceksin sonrada istediği yere gidebilirsin hatta sana at yiyecek ve bu
sırlar vadisinden kolay çıkman için vadinin sonuna kadar sana eşlik edecek tecrübeli bir rehber
bile vereceğim dedi ve sustu aşık hasbinallah vel niğmel vekil dedi içinden sonra çok üzgün bir
şelide başka çaresi olmadığından peki o aynayı size getiririm diye gönülsüzce kabul etti harami
çok sevindi ve aşığın sırtına riyakarca elini vurarak aferim helal olsun sana seni görürü görmez
mert ve yiğiyit bir delikanlı olduğunu anlamıştı dedi aşıkta içinde harami mertlikten ve yiğitlikten
ne anlarki diye mırıldandı sonra aşığın ellerini çözdüler ona çok güzel bir kahvaltı ikram ettiler
güçten ve açlıktan takati iyice kesilmiş olan aşık o leziz yemekleri yiyip suyuda kana kana içince
kendine geldi dirildi ve haramilerin reisi ,aşık, adamalarından yirmi kişiyide alarak periler
mağarasına doğru yola çıktılar saat iki civarındaydı tepeleri aştılar vadilerden geçtiler ıssız
bucaksız yollarda dört nala gittiler hiç dinlenmedikleri için aşık bir hayli yorulmuş bitkin
gÖkhan iŞikli
(GÖKHAN IŞIKLI)
#1