SİMA'ÜL GAYB ( GÖKHAN IŞIKLI )

(GÖKHAN IŞIKLI) #1

düşmüştü haramilerin reisine dönerek biraz dinlenemeyizmi dedi çünkü susuzluğu tekrar onu
esir almış gözleri kan çanağına dönmüştü haramilerin reisi olmaz asla olmaz akşam olunca
dinlenip yemek yiyeceğiz diyerek atını kamçılayıp sürmeye devam etti nihayet saatlerden sonra
akşam olmuş haramiler çok cılızca akan bir suyun kenarında mola verip ateş yakmışlardı.


Aşık yemek yedi su içti dinlendi biraz dinlendi kendine geldi haramilerin başı yanına gelerek çok
az yol kaldı sabaha ordayız diyerek aşığa uyumasını söyledi.


Sabah olunca bir saatlik bir zamandan sonra mağaraya vardılar ancak mağaranın girişi dağın tam
orta kısmında bulunuyordu oraya erişebilmek için dağa hayli zor şartlarda tırmanmak ve
uçurumlardan düşmemek hayli maharet istiyordu.


Haramilerden üç kişi ve aşık dağa tırmanıp mağaranın gişine ulaştılar ancak çok ürkütücü bir
mağaraydı içerden garip garip olduğu kadar aşığın tüylerini ürperten daha önce hiç duymadığı
sesler geliyordu harimilerde korkularından mağaranın girişinden biraz uzak durmayı seçmişlerdi
haramilerin başkanı aşığa haydi bakalım şu meşhur perilerin aynasını bize bul getir diyerek aşığın
sırtına cesaret alaması için bir kaç defa vurdu


Adamları epeyce uzun ve kalın bir halatı aşığın beline sıkıca bağladılar ve aşığı mağaradan içeriye
sarkıtmaya başladılar gerçek girişi on metre aşağıda bir tüneldi.


Aşığın elinde yağa bulanmış bir bezin sarıldığı meşale vardı aşağı indiğinde yüzüne serin bir
rüzgarın değdiğini hissetti artık haramilerin sesleri ona çok uzaktan geliyordu düşündü yukarı
çıksa haramiler onu öldürecek mağaranın tüneline girse ne olacağını bilmemenin korkusu tüm
cesaretini kırmıştı.


Dua ederek tünelde yürümeye başladı elindeki meşale ortalığı çılız bir şekilde aydınlatıyordu
sanki geceye yakılan bir mum gibi ( Güneş doğunca tüm mumlar söner)


Epeyce ilerledikten sonra mağaranın çok geniş ve yüksek tavanlı avlusuna ulaştı içerisi hiç bir ışık
kaynağı olmadığı halde apaydınlıktı.


Daha sonra ortama alışınca bu ışık kaynağ ının sebebini anladı mağ aranın tavanında
bulunan binlerce yu zlerce kristaller parıl parıl parlıyordu ve avlunun tam ortasında
berrakmı berrak bir doğ al havuz vardı.


Elindeki meşaleyi duvarın bir ko şesine sıkıştırarak bu ğu zel su dolu havuzdan susuzluğ unu
ğidermek istedi ve avuçlarını suya daldırarak doya doya içti ancak suyun tadı daha o nce
içti ğ i sulara hiç benzemiyordu sanki bal tadında buz ğibi bir suydu.


Haramilerin başkanının bulmasını istediğ i perilerin aynası nerede acab diye derin bir
u mitszlikle sağ ına soluna bakınmaya başlayınca su içtiğ i havuzun tam karşısında ayrı bir
bo lu me açılan yeni bir tu nel ğo rd u ancak tu nelden ğarip u rk u tu cu sesler ğeliyordu. O sese
çok dikkatli kulak verince esen ru zğarın u ğultusu olduğ unu anladı ve derin bir ohh çekti.


Ve t u nele doğ ru ilerlemeye başladı ilerledikçe ğarip ve çok ğu zel bir koku burnuna ğelmeye
başladı içinden Yarabbi bu koku ne kadar ğu zel acep nedir sanki kalbime acayip bir neşe ve
cesaret ğeldi diyerek hafifçe mırıldanıyordu birden elindeki meşale sert esen bir ru zğarın
hamlesiyle so nu verdi artık çok koyu bir karanlığ ın içinde kalakalmıştı.

Free download pdf