SİMA'ÜL GAYB ( GÖKHAN IŞIKLI )

(GÖKHAN IŞIKLI) #1

hizmet etmez .Kardeşim okuyan gözlerine şunu de sır içindeki renklere aşinamısın hazırmısın
korkuyormusun? gözde bakışlarıyla sana cevap versin bu cevabı kendi evine astığın saçını sakalını
düzeltiğin aynaya bakarak almaya kalkışma kendi iç aynanda bu işi hallet. bazı insanlar için bizim
anlatmaya çalıştığımız bu sözler bu misaller hiçbir değer teşkil etmez o kendi acele konağında kendi
hükümlerinin katırına binmiş ve o eğere ters oturmuştur sana önemli insanların isimlerini sayarak yada
onlarla olan hatıralarını anlatarak kendine bir değer verme yarışına girmiştir gözü dönmüş ata benzer
eğerde kabul etmez değerde. Sen böylesi bedenlere kürekteki közle yaklaşma gönüldeki sözle yaklaş ola
ki fani lafının manası onun damında bir şimşek çaktırır oda düşlerini takva yağmurunda ıslatır ve edepli
erkanlı bir adam haline gelir işte bu halden dolayı denmiştir ki işin sonunu bilmiyorsunuz karşınızdakinin
arkasında dedikodu ederseniz (ölü eti yemiş ) gibi olursunuz ölüden maksat hiçbir olaya tepki veremeyen
canı çıkmış bir cesettir EŞHEDUENLAİLAHEİLLALLAH VE EŞHEDUENNEMUHAMMEDEN RESULULLAH
s.a.v .Saçlarının her teline kurban olduğum şanlı güzel mubarek sahabem ah güllerim canlarım iman
kardeşlerim şu sırrı sizlerin dilinden aktarmak isterdim sizlerin gözyaşlarıyla yıkanmak isterdim
ellerinizden ayaklarınızdan öpmek yollarınızda uyku ipini yakmak isterdim ibadetim ibadetinize benzesin
isterdim kuranı sizin kulaklarınızla dinlemek isterdim bu isterdimkilerim o kadar uzadı ki istek köprüsü
kavuşma kuşuna yalvarır oldu o yalvarış hazan bahçelerini ilk bahar bakışıyla yemyeşil eyledi ve o
yemyeşil bahçede bir tavus kuşu peydah oldu o kanatlarını yedi renkle açıp zikre başlayınca ben
titremeye başladım üstümden keder dağı kalktı sevinç salına bindim o deryaya doğru mahsunluğumu
acizliğimi dümen yaparak gitmeye başladım ne acıkıyor ne üşüyor nede susuyordum hattta kelime bile
etmek bana çok lüzumsuz geliyordu aklımı başımdan gitmişti mescitte namaz kılıyorken o sevinci kalbim
tatmış ve ey kul tövbe et tövbe et sesini kendime kılavuz etmiştim baktığımda suret içinde kalan ruhla yüz
yüze geldim ve bu beden bana azap ediyor buradan kurtulmak istiyorum sözünü içime aktarmıştı acele
edip namazı bitiren ve bir an önce hayalindeki işe yetişmeye çalışan akıldan ibaret kişiğe gayb ne kadar
uzaksa ol secdede o kadar uzaktır. iç sesini dış sesin kadar yükseltirsen sana neler neler söylemez ki bu bir
tasvirde şuna benzer çok değerli bir hazineyi aramaya niyet etmiş kişiği genç bir huri kılığına bürünmüş
yaşlı bir şeytanın avutması gibidir elbette o dilden hayır gelir mi sadece şer surundan gözlerini
çıkarttırana dek nefs alayına baktırır özendirir türlü türlü günahlar işlettirir. Şimdi sana birazda sayılar
harfler ve renkler üzerinden ulaşacağım kendini her şey den korunan biri olarak görsen de okudukça
fikrin belki değişir teknoloji kölesi. Biz senle böyle samimi bir şekilde konuşurken laflarımızı ola ki küsecek
laflar arasına katmayasın bilesin ki sen derken aslında kendi kendimize sesleniyoruz. hz adem babamız ve
havva anamız bir araya gelmeselerdi sende bende ol zamanda olurmuyduk el ayak suret meydana
gelirmiydi elbette gelmezdi ve milyonlarca insan dünyamıza misafir olurmuydu? bunların bu dünya
heveslilerinin bugünkü ve geçmişteki savaşları hep ol saltanat içindir birde halktan uzakların kendi
kendileriyle olan savaşları vardır o savaş işte en çetin savaştır çünkü kendi etine kızgın bir alev değdirmeği
denedin mi hiç? Elbette hayır canım neden değdireğim diyeceksin oğul bu alev sabır alevidir Yusuf ‘u
zinadan yunusu balığın karnından İbrahim ‘i melunlardan koruyan ve diğer tüm mubarek peygamber ile
evliyayı felaha eriştiren sabır alevidir o alevin dokunduğu ise tüm zevkleri bilen istek duyan heveslenen
nefis tenidir .Bunu her can başaramaz bunu her beden taşıyamaz işte gaybın emir ile açılan o bölümlerini
bu zatların gözleri görmüştür ne mutlu onlara ve onların yanında olanlara .Bazen bu eserimizi ve diğer
yazdığımız esarı zikrullah kitabımızı okuyan zatlar şöyle diyor bazı yazım kurallarına uymamışsınız şunu
şöyle bunu böyle yapmamışsınız şu şöyle olsaydı bu böyle olsaydı daha iyi olmazmıydı bizde harami
saldırmış kervan rehberi gibi sesiz gözlerle onları dinliyoruz ve içimizden de şunu diyoruz yüzlerine
demiyoruz çünkü gece düş damına gelen yabani güvercinlere sopa gösterilir mi? bırak o kanat çırpanlar
birkaç buğday tanemizi beğenmesinler gagalarıyla akıl damımızı yaralasınlar biz sabahı bekliyoruz onların
kanatlarının hiç ulaşmadığı zikir semaları göstermek için o sabahı görünce uçmak isteyecekler fakat bu
seferde biz onların bize yaptığı gibi eleştiri zinciriyle ayaklarından bağlayacağız kanatlarına bakarak

Free download pdf