yonunun nazik bir daveti üzerine geçen ayın
28 inci günü, o mektepte bir konferans
vermiş, ve büyük şairin gönlünde
memleketin, ve gönlümüzde kendisinin
tuttuğu mevkii göstermeye çalışmıştım.
Fakat...
Bilmem bu «fakat» a devam edeyim mi? Öyle
acayip bir mektup aldım ki, bu «fakat» in
sonunu getirmek zaruret oldu: Evet, Âkifi,
kadir bilen şuurlu bir gençliğin sesine sesimi
katarak o gün bir saat andım. Fakat,
inkılâptan evvel memlekette menfalar vardı;
şimdi de menfiler belirdi: Sürülen mânasına
değil, inkâr eden mânasına menfiler...
Bunlardan birinden acayip bir mektup aldım:
Çatıyor bana: Mehmet Âkif için tören yapılır
mı imiş?.. Mehmet Âkif halifeci imiş!
Mehmet Âkif padişahçı imiş! Mehmet Âkif
Derviş Vahdetilerin irticaına karşı
susmuşmuş, falan!.
105