- Şifalıdır mâcun!.
- Simid mi istediğin ağa?
- Yokmuş onluğum, dursun.
O başta: kuskunu kopmuş eğerli düldüller
Bu başta: paldım düşmüş semerli bülbüller!
Baloncular, hacı yatmazlar, fırıldaklar,
Horoz şekerleri, civciv öten oyuncaklar;
Aşağıya tamamını alacağımız "Bebek” adlı
hikâyesinde, Âkif’in çocuk ruhunu çok iyi
tanıdığı, kardeşler arasındaki küçük
kıskançlıkları ve onların oyuncakla içli dışlı
oluşlarını göreceğiz. Bebeğin, çocukların,
kırılmış bebeğin tasviri İstanbul Türkçesinin
en güzel ifadesi ile yapılmaktadır.
BEBEK
Bizim Cemîle Ferîde’yle bir sabah gelerek
“Unutma beybaba, akşam birer hotozlu
bebek,
Getir, kuzum...” dediler. Ben de kızların keyfi
Kırılmasın diye reddetmedim şu teklifi,