Sinaları yetiştiren Buharanın bile, artık ilmin
kucağına tek çocuk verememesinden dert
yanmakta, Buhara Türklerinin cehaletlerini
taassuplarını yüreği kan ağlayarak ortaya
sermektedir:
O Buhara! O mübarek, o muazzam toprak
Zilletin koynuna girmiş, uyuyor müstağrak
İbn-i Sinaları yüzlerce doğurmuş iklim
Tek çocuk vermiyor aguşuna ilmin, ne akîm,
O rasathane-i dünya, o Semerkand bile
Öyle dalmış ki hurafata o mâzisiyle
Ay tutulmuş "kovalım şeytanı kalkın" diyerek
Dümbelek çalmada binlerce kadın, kız, erkek
Ya taassupları? Hiç sorma nasıl maskaraca
O uzun hırkasının yenleri yerlerde hoca.
Tembelliğimizi, tembellik yatağı olan kahve-
hanelerimizi büyük bir öfkeyle en çok o
lânetledi. Kahvehaneleri milletin katilleri
bildi. O batakhaneleri, idrakimizin söndüğü,
insanlarımızın ölmeden önce gömüldüğü bir
miskinlik ocağı olarak gösterdi: